Denizci Kitaplığı

Türk Denizciliğinin Belleği

30 Sıcak Gün

30 Sıcak Gün

30 Sıcak Gün

Yazar: Mehmet Ali Birand

Yazarın Kendi Yayını

560 Sayfa

Boyut: 12.8 x 19.6

Karton Kapak – 2. Hamur

1978

Kitap Hakkında

Yakın Türk Tarihinin en önemli otuz gününün, olayları yanıbaşından izleyen başarılı bir genç gazetecinin kaleminden heyecanlı öyküsü. Kıbrıs Harekatı ile ilgili kararın Ankara’da alınışı, müdahale sırasındaki duyulmamış olaylar ve Cenevre konferansının kapalı kapılar ardındaki pazarlıkları…30 Sıcak Gün’ü Türkiye’de ve dışarıda tercümesini okuyan herkesin birleştiği nokta şudur: “Kıbrıs olaylarının bu derece gerçekçi, tarafsız ve heyecanlı bir öyküsü yazılmadı”. 30 Sıcak Gün, Kıbrıs Rum ve Yunan basınında yayınlanan tek kitap oldu.

Gazeteciler Cemiyeti’nin 1976 Yılı Birincilik Ödülünü oy birliği ile kazanan tek eser 30 Sıcak Gün, bir gün tarih yazılırken gençlere ışık tutacaktır. (Arka Kapak)

BİNLERCE KELİME

Gazeteciler genellikle, günlük gazeteler gibi, olayları 24 saatliğine yaşarlar. 24 saat daha dolmadan okuyucuların gazeteyi atıvermesi gibi, onlar da yeni olaylara dalarlar.

1974 Kıbrıs krizinin başından sonuna kadar içinde yaşadım. Müdahale devresini Türkiye’nin en büyük gazetelerinden birinin yazı işlerinde, Cenevre konferanslarını da yerinde izledim.

Türkiye Cumhuriyet tarihinin bu en büyüklerinden biri sayılan «olay» sırasında, herkes gibi zaman zaman heyecanlandım, üzüldüm, sevindim… Ardı ardına demeçlerle, birbirini iyi niyetli olduğuna inandırmaya çalışan, haklılığını savunan liderleri, Ottawa’daki Türk – Yunan Dışişleri bakanlarını, sonra Brüksel’deki Türk – Yunan başbakanlarının birbirlerini ikna etmeye çalışışlarını yakından gördüm. Dağlarda bir amaç için çarpışan asker ile sabahlara kadar uyumadan didişen diplomat arasındaki garip ilişkiyi hissettim… Gerçeklere tamamen aykırı resmi açıklamaları duydum, uluslararası baskı metodlarını, tehditlerini izledim.

Bütün bu olayları anlatabilmek için gazeteme binlerce kelime yazı yazdım. Ancak hepsi belirli devrelerde, belirli koşullar altında yapılmış, belirli değerlendirmeleri yansıtıyordu. 24 saat yaşadılar ve ertesi gün hepsi bir kenara atıldı… Oysa bir amaç için çarpışan, didişen insanların çabaları, hesapları, gözden kaçmış gerçekler, önemli olaylar ve gizli tutulan gelişmeler vardı… Türk’ünün de Yunanlısının da, başka ülkelerin başka insanlarının da…

Boyutları hepimizi birkaç defa aşan Kıbrıs olaylarının «EN SICAK 30 GÜNÜNÜ» daha unutulmadan, çeşitli nedenlerle açığa çıkmamış yönleriyle toplu halde anlatmak istedim. Türk’ün, Yunanlının, askerin, diplomatın, sokaktaki insanların aynı anlarda neler düşündüklerini, olaya hangi açıdan baktıklarını araştırdım. Bunu yaparken, yazdığım her satırı görgü tanıklarının anlattıklarına, resmi belgelere ve yapılmış açıklamalara dayandırdım. Bir tarafın söylediğine gösterilen tepkiyi, diğerinlen karşılaştırdım. Kesin kararlar alan kişilerin yanında, onlara yakın çalışanlarla da konuştum. Amacım ne akademik bir değerlendirme yapmak, ne de abartılmış bir «Kıbrıs Zafernamesi» yazmaktı. Sağlam belge ve tanıklara dayanarak, olaylarda rol almış kişilerin amaçları, hisleri, heyecanları ve karşılıklı duydukları kuşkularla yoğunlaşan anlaşmazlıklar dizisini, iyiniyet ve sorumluluk duygusu içinde anlatabilmekti… Herkesce bilinen, ancak eksik bilgiden doğan yanlış «değerlendirmeleri – abartmaları» önlemekti…

Kitabı, Türkiye, Amerika, Yunanistan ve İngiltere’de bulunan ilgili kişilerle yaptığım konuşmalar ve araştırmalarla, altı ayda tamamlıyabildim. Olaylar sırasında birinci derecede yer almış olanlardan, tanıklık etmiş olanlara kadar toplam 95 kişiyle konuştum. Bazıları bilgi verdiler, bazıları sadece şahsi görüşlerini, bazıları değerlendirmelerini anlattılar, bazıları da benim için son derece önemli herhangi küçük bir detayı aydınlatmakla yardımcı oldular. Verdikleri bilgi, kişisel görüş ve değerlendirmelerin sıcaklığını henüz kaybetmemiş olaylar sırasında spekülasyona kaçılmadan, sorumluluk duygusu içinde değerlendirileceği konusunda gösterdikleri güven ve dostluğa teşekkür ederim.

Kıbrıs olayları sırasındaki görevleriyle:

TÜRKİYE’den Başbakan Bülent Ecevit, Dışişleri Bakanı Turan Güneş, Savunma Bakanı ve Dışişleri Bakanı Hasan Esat Işık, Maliye Bakanı Deniz Baykal, Adalet Bakanı Kazan, AP Genel Başkanı Süleyman Demirel, DP Genel Başkanı Ferruh Bozbeyli, CHP Milletvekili Haluk Ülman, MSP Genel-başkan Yardımcısı İsmail Müftüoğlü, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Kemal Kayacan, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Emin Alpkaya, Korgeneral Musa Öğün, Türk Genelkurmay yetkilileri, Büyükelçi Orhan Eralp, Büyükelçi Coşkun Kırca, Büyükelçi Kamran Gürün, Büyükelçi Osman Olcay, Orta Elçi Ecmel Barutçu, Orta Elçi Turgut Tülümen ve son derece önemli noktalarda bilgi verip yol göstermelerine rağmen, isimlerinin özellikle yazılmamasını isteyen Dışişleri Bakanlığı mensupları, harekata fiilen katılmış veya kumanda mevkiinde bulunmuş Türk Hava, Kara ve Deniz kuvvetleri mensupları.

YUNANİSTAN’dan, Dışişleri Bakanı G. Mavros, Dışişleri Bakanlığı Siyasi Planlama Genel Müdürü D. Bitsios, Dışişleri Bakanlığı genel sekreteri M. Vlahos, Dışişleri Bakanının özel danışmanı Kyriazidis, Ankara’da Büyükelçi Kozmodopulos.

İNGİLTERE’den, Ankara’da İngiliz Büyükelçisi Sir Horaca Phillips, Dışişleri Bakanlığı Enformasyon dairesi genel Md’ü Tom MacCaffrey, Dışişleri Bakanlığı Türkiye ile ilgili daire yöneticilerinden Bayan Wright ve Bayan Fort, Atina’daki İngiliz Büyükelçiliğinin isimlerini açıklamak istemeyen diplomatları.

AMERİKA’dan, Dışişleri Bakanlığı Türkiye – Yunanistan – Kıbrıs – Malta ile ilgili daire müdürü W. Eagleton, Dışişleri Bakanlığı Türkiye dairesinden Mr. H. Kirby ve Mr. Hishorn, ABD’nin Ankara Büyükelçisi M. Macomber, USIS (ABD Haberler Merkezi) İstanbul ve Ankara büroları yetkilileri ve isimlerinin hiç bir şekilde hiç bir yerde gösterilmesini istemeyen ABD Dışişleri yetkilileri.

KIBRIS’dan, New York’da görüştüğüm Başpiskopos Makarios, Kıbrıs Rum Devlet Başkanı G. Klerides, Kıbrıs Türk Toplumu Başkanı Rauf Denktaş, Türk yönetimi Ticaret Bakanı Vedat Özçelik, Başpiskopos Makarios’un özel danışmanı M. Kyprianou.

VE Atina Milliyet muhabiri Cem Başar, UPI büro şefi BBC – Guardian Atina muhabiri David Tonge, To Vima gazetesi diplomatik muhabiri H. Bousbourellis, Akropolis gazetesi diplomatik muhabiri Kamvisis, Le Monde gazetesi muhabirleri Eric Rouleau ve Marc Marceau, harekatı Kıbrıs’ta izleyen UPI muhabiri John Harris, Guardian’dan P. Keatiy, London Times’den Randall, Daily Mail’den J. Dickie, New York Times’dan Flora Lewis, ile dokümanlarm bulunmasında yardımcı olan İngiliz, Amerikan, Türk meslekdaşlarım, Milliyet Gazetesi Ankara bürosundan Orhan Tokatlı, Orhan Duru, Nilüfer Yalçın,

… Ve bana bu kitap fikrini verip destekleyen eşim CEMRE BİRAND’a teşekkür ederim.

Mehmet Ali Birand

İçindekiler

KİTAPTA NELER VAR?

1 ‘inci BÖLÜM

15 Temmuz Pazartesi — 19 Temmuz Cuma

l’inci kısım: Makarios’a karşı bir darbe yapıldığı haberi Ankara’da telâş ve kuşku yaratıyor. Kimse gerçekçi bir değerlendirme yapamıyor. Afyon gezisini kesip hemen dönen Başbakan Ecevit aynı akşam topladığı Güvenlik Kurulu ve Bakanlar Kurulundan «Müdahale» kararını aldırıyor… Bakanlar dahil çok az yetkili, müdahalenin gerçekleşeceğine inanıyor… Türk Genelkurmay heyetinin de kuşkuları var. Buna rağmen hazırlıklara başlıyorlar ve tüm plânlar bir günde değiştiriliyor.

2’nci kısım: Müdahale emri Ecevit tarafından imzalanıp Genelkurmay’a verilmiştir. Ecevit, vakit kazanarak hazırlık devresini değerlendirmek ve olanakların tamamını denemek üzere Londra’ya gidiyor.

Wilson ve Callaghan, Ecevit’in önerilerini kesinlikle reddiyorlar… Beklenmediği halde, Sisco devreye giriveriyor ve oldukça sert şekilde Ecevit’i müdahaleden vazgeçirmeye çalışıyor… Bu arada Muhalefet liderleri görüşlerini hükümete açıklıyorlar. Destekleyenler de var, karşı çıkanlar da.

3’üncü kısmı: Herşey hazırdır. Sadece Sisco’nun Atina’dan gelip «Son görüşmeyi yapması» bekleniyor. Kissinger’in yardımcısı, saatler süren çabalarına şu cevabı alıyor: Hayır Mr. Sisco artık çok geç.

II’nci BÖLÜM

20 Temmuz Cumartesi — 24 Temmuz Çarşamba

l’inci kısım: Harekât başlamıştır. Sadece Türkiye değil, dünya şaşkınlık içindedir. Yunan Büyükelçisi H. E. Kozmadopulos, istifa edip Beyrut’a geçeceğini Güneş’e bildiriyor ve bir manga Türk askeri tarafından sınır kapısında selâmlanışını görünce heyecanlanıyor… Yunanistan susarken, Türkiye kaynıyordu.

2’nci kısmı: Ada’ya çıkan Türk birlikleri gece büyük bir baskına uğruyorlar. Yunan alayı ve Rumların amacı gün doğmadan Türk birliklerini denize dökmek. Ankara heyecanlı saatler geçiriyor.

2’üncü kısım: Ege’de, Kıbrıs’a doğru yol alan bir Yunan konvoyu tesbit edilmişti… Vurulması kararlaştırıldı ve uçaklar kaldırıldı: Kocatepe battı.

4’üncü kısım: Ateş-kes çabaları ve baskıları arttı. Kissinger tehdit şeklinde nitelendirilen sözler sarfediyordu. Kabinede ise MSP ile görüş ayrılığı çıkmıştı. Sonunda Genelkurmay’m görüşü alındı ve ateşin kesilmesi kararlaştırıldı.

III’üncü BÖLÜM

23 Temmuz Salı — 24 Temmuz Çarşamba

l’inci kısım: Yunan cuntası bölünmüştü. Makarios’a darbeyi düzenleyen Yuannides yalnız kaldı. Türkiye’ye savaş açma kararı, Kuvvet Komutanları tarafından reddedilince hükümetin politikacılara bırakılmasından başka çıkar yol kalmamıştı. Saatlerce süren toplantı sonunda Karamanlis’in çağırılması kararlaştırıldı.

2’nci kısım: Türk birlikleri, Lefkoşa Hava Alanına girmeye kalkınca, İngiltere büyük bir baskı kampanyası açtı. Birleşmiş Milletler, Türk askerlerine ateş açılacağını bildirdi. B. M. Genel Sekreteri Walldheim ile Türk Büyükelçisi Olcay arasında sert bir tartışma çıktı. Türkiye, B. M. barış gücü ile savaş eşiğine gelmişti.

IV’üncü BÖLÜM

25 Temmuz Perşembe — 7 Ağustos Çarşamba

l’inci kısım: Cenevre Konferansı açıldı ve Kıbrıs’daki Türk birliklerinin ilerledikleri gerekçesiyle, Mavros Konferansı terkedeceğini açıkladı. Krizler dizisi başlamıştı.

2’nci kısım: İlk tıkanıklık çözülmüş ve bildiri üzerinde çalışmalar yapılıyordu. Ada’daki kuvvetlerin çekilmesiyle ilgili madde üzerinde anlaşmaya varılmıştı. Ancak Ecevit’in telefonu herşeyi değiştiriverdi: Askerlerin geri çekilmesiyle ilgili kelime görmek istemiyorum. Girne’ye çektirdiğim bayrağı kendi elimle indirtmem, diyordu Başbakan. Büyük kriz patladı… Callaghan çok sinirlenmişti. Güneş’e çok ağır sözler söyledi ve ültimatomunu verdi: Ya kabul edersiniz veya ben gidiyorum. Güneş ültimatomu reddederken, istifasını da Ankara’ya yolladı. MSP’nin temsilcisi Müftüoğlu, Güneş’i istifadan geri çevirmek için «intihar edeceğini» ileri sürüyordu. Anlaşmazlığı Kissinger’in aracılığı çözdü ve l’inci Cenevre Deklarasyonu imzalandı.

3’üncü kısım: Cenevre’de kim kazandı? Dünya basını olayları nasıl yorumladı? ikinci Cenevre’ye kadarki devrede Yunanistan ne karar aldı? İkinci harekât nasıl hazırlandı? Kıbrıs’ta neler oldu?

V’inci BÖLÜM

8 Ağustos Perşembe — 14 Ağustos Çarşamba

l’inci kısım: Konferansın doğmadan öleceği belli oluverdi. Yunan heyeti hiç bir anlaşmaya yanaşmak istemiyordu.

2’nci kısım: Saatlerce süren tabelâ kavgası… Denktaş ve Klerides’in gizli sohbetleri, Cenevre Konferansının hiçbir sonuç vermeyeceğini gösterdi. Bir sabah Ecevit parolayı yolladı: Hazırlıkları tamam, Ayşe tatile çıkabilir.

Ancak, Kissinger araya girdi ve Türkiye’nin çok kantonlu önerisiyle «son bir deneme» yapmasını istedi. Kıbrıs’da Türk ordusu çok tehlikeli bir durumdaydı, her an hücuma uğrayabilir ve büyük kayıp verebilirdi. Beklemeye imkân yoktu.

3’üncü kısım: Ecevit bütün riskleri göze alıp, esnekliğini göstermek için yeni öneride bulundu. Cenevre’deki Türk heyeti memnun değildi. Kaygıları bu öneriyi Yunanlıların kabul etmesiydi. Ancak Klerides ve Mavros öneriye 36 saat süre istemekle cevap verdiler. Türkiye bir adım daha atıp önerisini biraz yumuşattı.

CEVAP: HAYIR

Artık Türk Dışişleri Bakanına bir görev düşüyordu: Konferansı saat 01.00’de kesmek.

Heyetler B. M. Sarayından çıkarken, sabahın ilk ışıklarıyla «ZAFER PAROLASI» uyarınca tanklar yürümeye başlıyordu.

EPİLOĞ: Müftüoğlu, siyasi suikastten korktuğu için yanına aldığı tabanca ile saraydan çıktı…

… VE KONFERANS İLE İLGİLİ DÖKÜMANLAR, EKLER.

Yorumlar

İlk Yorumu Ekle

DENİZCİ KİTAPLIĞI