Yazar: Filiz Berberoğlu Yenipınar
Aristo Yayınevi
360 Sayfa
ISBN: 9786052332320
Boyut: 16.0 x 23.5
Tual Kapak – Ivory Kağıt
2018
(görsel ve bilgi: aristoyayinevi.com)
Bu çalışma, tamamen uygulamaya yönelik örneklerle, pratikte kolaylık sağlanması planlanmıştır.
Deniz Ticaret Hukuku davaları, yasal mevzuat, örnek sözleşmeler ve Yargıtay İçtihatları, konularına göre tasniflenerek incelenmiştir.
Mahkemelerin görevlerini belirleyen usul hukuku kuralları kamu düzenine ilişkindir; görev itirazı yargılamanın her aşamasında, usul hukukuna ilişkin hiçbir sınırlamaya tabi olmaksızın taraflarca ileri sürülebileceği gibi, davayı gören mahkeme de, bu yönde bir itiraz olmasa bile, görevli olup olmadığını kendiliğinden değerlendirmekle yükümlüdür. Her dava, usul hukukunun kamu düzenine ilişkin kurallarının gösterdiği görevli mahkeme hangisi ise, orada görülür.
T.C. Anayasasının 136 ve 142. maddelerinde, mahkemelerin kuruluşu, görev ve yetkileri, işleyişleri ve yargılama usullerinin kanunla düzenleneceği hükme bağlanmıştır. Mahkemelerin görevi kıyas veya yorum ile genişletilemez ya da değiştirilemez. Kanunda açıklık bulunmayan durumlarda görev genel mahkemelere aittir. (5.12.1977 gün 1977/4 E., 1977/4 K. sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararı gerekçesinden).
Türk Medeni Yargılama Hukukunda özel yasalarla kurulmuş özel mahkemeler; Kadastro Mahkemeleri (3402 sayılı Kanun), İcra Mahkemeleri (İİK.) Tüketici Mahkemeleri (4077 sayılı Kanun), Aile Mahkemeleri (4787 sayılı Kanun), Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemeleri (551 sayılı KHK m.146, 554 sayılı KHK m.58, 555 sayılı KHK m.30, 556 sayılı KHK m.71, 5846 sayılı Kanunun 21.02.2001 gün ve 4630 sayılı Kanunla değişik 76 maddesi), Denizcilik İhtisas Mahkemesi (6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu, mülga 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu) ile İş Mahkemeleridir.
Denizcilik İhtisas Mahkemeleri’nin davaya bakabilmesi için davanın deniz ticaretinden kaynaklanması gerekli ve zorunludur.
6102 sayılı TTK’nın 4 (1) maddesinde ticari davalar tanımlanmış ve sayılmıştır. Bu maddeye göre “her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları” ve “ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleri” ile “tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın aynı maddenin (a), (b), (c), (d), (e) ve (f) bentlerinde sayılan davalar ticari dava sayılır.
Bir davanın ticari dava sayılabilmesi için ya tarafların her ikisinin tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması (nispi ticari dava), ya ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi olması, ya da aynı maddede 6 bent halinde sayılan ticari davalardan (mutlak ticari dava) olması gerekir.
Taraflardan biri “tacir” değilse veya tacir olmasına rağmen uyuşmazlığın “ticari işletme” ile ilgisi yoksa ticari davanın yasal şartları oluşmaz.
5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’un 2/4. maddesi uyarınca hâkimin, Türk Kanunlar ihtilâfı kurallarını ve bu kurallara göre yetkili olan yabancı hukuku re’sen uygulayacağı ve yetkili yabancı hukukun muhtevasının tespitinde tarafların yardımını isteyebileceği düzenlenmiş, aynı Yasa’nın 24/1. maddesinde ise sözleşmeden doğan borç ilişkilerinin tarafların açık olarak seçtikleri hukuka tâbi olacağı ve 29/1. maddesinde ise eşyanın taşınmasına ilişkin sözleşmelerin tarafların seçtikleri hukuka tâbi olacağı belirtilmiştir.
Yorumlar
İlk Yorumu Ekle