Çoğu insan için Akdeniz, sıcak havası ve lezzetli yemekleriyle İtalya’nın sahil şeridi ya da Batı ile Doğu’nun kapısı olan kozmopolit İstanbul gibi huzurlu imgeler çağrıştırır. Ancak Bradford’un ayrıntılı olarak anlattığı gibi, jeolojik olarak genç olan Akdeniz, uzun ve kanlı bir tarihe sahiptir ve birçok imparatorluğun yükselişine ve çöküşüne tanık olmuş bir denizdir. Batı ve Doğu uygarlıklarının beşiği olarak kabul edilen Akdeniz, erken dönem Fenikeliler tarafından ticaret için bilinen dünyayı dolaşmak amacıyla kullanılmıştı. Daha sonra, eski Yunanları yenen büyük taktikçi Romalılar, Bizanslılar, daha sonra İskandinavlar, hatta Venedikliler, Haçlılar ve Mağribiler bu denizde yelken açtı. Homeros’un Odysseia’sını yazdığı, Lord Byron ve Keats’in zengin şiirlerini yazmak için ilham aldığı denizdir Akdeniz. İslam’ın Altın Çağından gelen bilimsel düşünce ve sanatın süzülerek Rönesansın doğuşuna yol açtığı yerdir burası. Akdeniz, antik çağlardan modern zamanlara kadar denizcilik ve askeri tarihin büyüleyici bir öyküsüdür.