Dünya yüzeyinin %71’ini kaplayan, bir başka deyişle karaların yaklaşık 2,5 katı büyüklüğündeki denizler, geniş kapasiteli ulaştırma ve taşımacılık imkânlarının yanı sıra, sunduğu sayısız besin ve doğal kaynakların yanında alternatif enerji kaynakları ile de insanlığın ortak ve vazgeçilmez yaşam alanını ve ekonomik mücadele zeminini
oluşturmaktadır.

Yeryüzünde denizciliğin büyük önemini kavramış ve ülkesini bu alanda ileri düzeye taşımış lider ve böylesi aydın bir liderin yönlendirdiği ulus (denizci ulus) sayısı ne yazık ki fazla değildir. Bu gerçeği kavramış ve “Denizciliği Türk’ün büyük ulusal ülküsü olarak düşünmeli ve onu az zamanda başarmalıyız” direktifini veren Ulu Önder Mustafa Kemal ATATÜRK gibi bir lidere sahip olmak, ulusumuz için hiç de küçümsenmeyecek bir ayrıcalıktır.

Denizciliğin denize kıyısı olsun veya olmasın tüm dünya ülkelerinin ilgi alanında tutulmasını sağlamak sadece liderlerin değil, bu sektörde hizmet veren ve alan herkesin görevi olmalıdır. Türkiye açısından bakıldığında ülkeyi çevreleyen denizlerin de vatanın bir parçası olduğu gerçeğini fark etmek ve bu gerçeği ulusa benimsetmek devletin görevi olmalıdır. Çünkü, denizlerimiz “Mavi Vatan”dır.

Deniz yoluyla elde edilecek ulusal çıkarların büyüklüğü ve gerçekliği karşısında bu hedefe ulaşmak için denizciliğin bir bütün olarak ele alınmasını gerektiren yolda dikkate alınacak ilk husus, ulusal denizcilik politikasının belirlenmesidir. Bu bağlamda, eğitimsiz hiçbir olgu düşünülemeyeceği gerçeğinden hareketle, denizcilik eğitiminin de tüm ayrıntılarıyla göz önünde bulundurulması temel koşuldur. İşte bu çerçevede, geleceğimizin güvencesi çocuk ve gençlere denizi ve denizciliği tanıtarak sevdirmek ve “Mavi Vatan” duygusunu pekiştirerek yaygınlaştırmak, ulusal görevdir.

Çocuk ve gençlerimizi en erken dönemde denizlerle tanıştıran, onlara, örgün öğrenimlerinden arta kalan zamanlarında, biçimsel (informel) eğitim kapsamında denizciliği tüm veçheleriyle sevdiren, ilgi ve merak uyandıran Deniz İzciliği, günlük yaşantımızda önemli bir yer tutmaktadır. Uygulayıcı yetişkinler açısından aşırı bir özveri ve özen gerektiren böylesi eylemeleri desteklemek, yurttaşlık ödevi olmalıdır. Bu sayede geleceğin (uluslararası çerçevede) iyi insanların ve (ulusal boyutta da) iyi yurttaşların yetişeceği yadsınamaz bir gerçektir.

Bilindiği üzere denizciler, yapılması gereken bir işe ait ayrıntıların diğer bir denizciye kısaca, hızla ama doğru bir biçimde aktarılması amacıyla kendi aralarında özel bir dil kullanılırlar. İlginçtir ki bu dil, ülkemizin de içinde bulunduğu Akdeniz havzasına kıyıdaş tüm ülkelerin denizcileri tarafından kullanılan ortak bir dildir. Deniz İzcileri, bazı küçük lehçe (söyleyiş) farklarıyla ayrışan bu ortak dili, çok genç yaşta, yaşamlarının en erken döneminde öğrenmeye başlarlar. Elinizde bulunan bu sözlük, Deniz İzcilerimize, işte bu yeni dilin öğrenilmesindeki ilk basamağı oluşturan bilgileri, bazı yabancı diller- deki karşılıklarıyla birlikte sunacak biçimde hazırlanmıştır.

İMEAK Deniz Ticaret Odası İzmir Şubesi olarak, yarının “Denizcileri” gözüyle baktığımız Deniz İzcilerimize ve kapsamı daha da genişleterek, ulusumuzun tüm çocuk ve gençleri için tasarlanan eğitsel hizmetin önemli bir parçasını oluşturabileceğini değerlendirdiğimiz bu yayını, bir sosyal dayanışma projesinin ürünü olarak sunuyoruz.

Genç Denizciler! Pruvanız daima neta, rüzgarınız kolayına olsun…

Yusuf Öztürk

İMEAK Deniz Ticaret Odası İzmir Şubesi

Yönetim Kurulu Başkanı