1 Ekim 2017’de kapanan kale-müze, on sekiz ay sonra 19 Mayıs 2019’da tekrar ziyarete açıldı. Dev alüminyum perdelerle gözlerden uzak tutulan kalenin gerçeği ortaya çıktı. Onlarca ağaç kesilmiş, ortada tek bir çiçek kalmamış ve kuşlar da kaleyi terk etmişti. Büyük bir kin ve hınçla her yere saldırmışlardı. Bir bölümünü Alpözen’in ölümle koklaşarak sualtından çıkardığı eserlerin de sergilendiği on sekiz sergi salonu yok edilmişti. Kalenin tapusunu alan, müzenin isim babası olan, tüm sergi salonlarını açan T. Oğuz Alpözen, gözü yalı kale-müzeden ayrılıyordu. Kalan tek eser, kale girişindeki Cevat Şakir ve Heredot’un büstleriyle, menhirdi. Müzenin adı da son anda kurtulmuştu. Menhir üzerinde bulunan isim levhasındaki harfler, Oğuz’un yıllarca batıklara dalarken kullandığı dalgıç kemerinin kurşunlarından dökülmüştü. Alpözen, “Tarih bunları asla affetmeyecek” diyor. Ancak sizler o kadar beklemeyin. Bu doğa ve tarih katliamını yapanlar hakkında suç duyurusunda bulunun. Yargı önünde hesap vermelerini sağlayın.

Sağolun…