Yazarın Kendi Yayını
282 Sayfa
ISBN: 978-605-62815-1-8
Ciltli Kapak – Kuşe Kağıt
2015
Kitap Hakkında
Karadeniz 900 küsur mil uzunluğundaki kıyı şeridiyle, derin bir denizcilik geçmişine sahiptir. Tarihinde, Osmanlı savaş gemilerinin üretildiği tersaneleri barındırmış, sanat eserini andıran takalarıyla, çektirmeleriyle deniz taşımacılığında öncü olmuş, rengarenk ahşap kayıklarıyla, yöreyle bütünleşmiş insanların, gemicilerin, İnebolu kütükleriyle Kurtuluş Savaşı’nda Mehmetçiğe cephane taşıyan cesur gemicilerin memleketidir Karadeniz.
Karadeniz kendine özgü bir güzelliktir, Ege ve Akdeniz’den çok farklı nitelikleri bünyesinde barındırır. Suyu tatlıdır, rengi başkadır, dalgaları iri ve görkemlidir, dağları ise bir başka yeşildir. Dereleri vardır Karadeniz’in. Vadileri, ovalar, yaylalar ve orada yaşayan insanlar bir başka renk katar yöreye. Bu kadar kısa mesafelerde, bu kadar farklı coğrafi değerlere sahip olmak, bir ülke için gerçek bir zenginliktir sanırım.
Karadeniz yöresinin, Ege ve Akdeniz’e göre barındırdığı bu farklı doğal ve kültürel değerler yeterince algılanamadı ve sahiplenilmedi. Karadeniz’den hep korkuldu. Yeri geldiğinde tekneleri parçalayan, gemileri batıran, limanları yıkan bir ejder gibi göründü insanların gözüne.
Halbuki her deniz bizden güçlüdür. İnsan aklıyla, sahip olduğu bilgi birikimiyle denizlerle başa çıkabilmiştir. Denizleri asla yenememiştir. Sadece onun kurallarına uymuş, onunla uyum içinde, olması gerektiği biçimlerde iç içe olabilmiştir. İstediğiniz kadar güçlü kuvvetli olun, bir su aygırını veya fili onun yöntemleriyle yenemezsiniz. Ancak akılcı yöntemlerle, bilgiyle ve teçhizatla başa çıkabilirsiniz.
Tüm denizlerde seyir yapabilmek, ona kafa tutmakla değil, akılcı biçimlerde yaklaşımlarla mümkün olmaktadır.
İşte tarih boyunca denizciler için hazırlanmış rehber kitaplar bunun için var olmuştur.
Bizler de bu kitaplarla yoğrulduk, evrildik ve denizlerle açıldık, ona kafa tutmadık, sadece istediklerini verdik.
Karadeniz yöremiz için, amatör denizciliğimizi kapsayan ne yazık ki yeterli düzeyde bir rehber kitabımız yok. Osmanlı’dan beri ticaret ve askeri denizciliği içeren bir takım kaynaklarımız mevcut elbete. Ancak amatör denizcilere yol gösteren bir kitabımızın bile bulunmaması, uzun yıllardır içimde bir yara olarak kalmıştır. Bu kadar uzun kıyı şeridine sahip bir yörenin amatör denizciliğe açılmadıysa, yöre halkının, özellikle gençlerinin bireysel gelişimlerine, hem fiziksel hem fikirsel olarak çok katkı sağlayacağı inancındayım. Bununla birlikte Ege ve Akdeniz’de yoğunlaşan yat trafiği Karadeniz’e de akarak, mevcut tekne nüfusunun ülke genelinde eşit dağılımında katkıda bulunacağını hissediyorum. Bu noktada yapılması gereken şey; Karadeniz’in çekici, başka güzellikleri olan bir yöre ve deniz olduğunu ortaya koymak ve onun huyunu suyunu dostlarımıza imkanlarımız elverdiğince anlatarak ondan korkmak yerine, saygı duyulmasını sağlamaktır. İşte tüm bunları sağlayabilmek için, 2012 yılının Mayıs ayında, bütün dünya okyanuslarını aşmış Kayıtsız III yelkenlisi ile boğazları geçerek Karadeniz’e çıktık. Bu durum sanırım benden çok, ruhu olduğuna inandığım Kayıtsız III teknesini mutlu etmiştir diye hissediyorum. Çünkü Kayıtsız III, 2002 yılında bu sularda dünyaya geldi. Osmanlı kalyonlarını inşaa eden insanların, bugün yaşayan torunları sayesinde şekillendi ve ortaya çıktı. Bu anlamlı gezi, bu nedenle benim için de ayrı bir anlam taşımaktaydı.
2012 yazında, dünya turumdan kalma basit bir el iskandili ile yüzden fazla liman, barınak, koy ve nehrin içinde bulunduğu bölgenin derinliklerini kontrol ettim, yöreyi defalarca gezerek, bir amatör denizciye Karadeniz’i keşfederken keyif verecek, yöreyi sevdirecek, aynı zamanda onu ürkütmeyecek biçimde gerekli olacak verileri toplamaya çalıştım. Aynı zaman 2 yıl üst üste bölgeye özel arabamla karadan ulaşarak, gereken düzenlemeleri yapmaya çalıştım.
Mutlaka hep iyinin de iyisi olacaktır. Bu kitabı oluşturabilmek için tamamen kendi kaynaklarımı ve enerjimi kullandım. Birilerinden destek istemek nedense hep zor gelmiştir. İstedim ki sağduyu sahibi kurumlar ve insanlar durumu anlasınlar, bu desteği versinler. Pek lüks olan bu arzum tabii ki gerçekleşmedi. Bu nedenle yapabileceklerime gerçekçi bakmayı denedim. Güzel grafiklerle, çok daha sistematik veya teknik anlamda, yörenin haritalarını, basınç eğrilerini mevsimsel tablolarını içeren çok zengin, hatta kusursuza yakın bir kaynak hazırlamak zor mu olurdu? Bence değil, ancak bunun maaliyeti ve kitabın satış fiyatına yansıması durumu ve sonrasında talebi ne şekilde etkileyeceğini düşündüm. Kendi gelirimden taviz vermeye her zaman hazırdım, ama kısıtlı maddi ve lojistik desteklerden mahrum biçimde bu kitabı bu kadar detayla nasıl hazırlayacaktım? Bu aşamada en doğrusunun eldeki imkanlar dahilinde mükemmeliyetçilikten çok, yeterlilik prensibi üzerine kurulu, şu anda elinizde tutmuş olduğunuz bu kitabı hazırladım. Tüm bunlara rağmen, samimiyetle ifade ederim ki “Türkiye’nin Karadeniz’i” isimli bu yapıt, Türk gezginleri için dünyada en temel başvuru kitabı olacaktır. İnanıyorum ki bu kitabın doğması, Karadeniz’in de yelkenlilerle dolmasını sağlayacak, bunun sonucunda yöre insanını denizcilik yapmaya teşvik edecek, aynı zamanda bölgede doğa bilincini arttıracaktır.
Şu an için verebileceğim söz; destek ve katkı bulabildiğim anda 2. veya 3. baskılarda, bu kitabı çok daha yararlı ve detaylı hale getireceğimdir.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün söylediği gibi büyük işler, büyük organizasyonlarla ortaya koyulur.
Hepinize keyifli, güvenli ve huzurlu seyirler olsun…
Özkan Gülkaynak
Yorumlar
İlk Yorumu Ekle