Denizci Kitaplığı

Türk Denizciliğinin Belleği

Marmara Denizi 2022 Sempozyumu Bildiriler Kitabı

Marmara Denizi 2022 Sempozyumu Bildiriler Kitabı

Marmara Denizi 2022 Sempozyumu Bildiriler Kitabı

Editörler: Bayram Öztürk, Halim Aytekin Ergül, Ahmet Cevdet Yalçıner, Hüseyin Öztürk, Barış Salihoğlu

Türk Deniz Araştırmaları Vakfı Yayınları

461 Sayfa

ISBN: 978-975-8825-55-4

2022

(görsel ve bilgi: tudav.org)

Kitap Hakkında

“Marmara Denizi 2000 Sempozyumu”ndan sonra yine büyük bir katılım ve başarıyla gerçekleştirdiğimiz “Marmara Denizi 2010 Sempozyumu”nun üzerinden 12 yıl geçti. Marmara Denizi’ndeki ekolojik sorunlar ise azalmayıp, arttı. Örneğin deniz salyası (müsilaj) sorunu kendini daha fazla hissettirmeye başladı, öyle ki 2021 yılının başından itibaren sıkça müsilaj konuşuldu. Oysa 2010 yılında yaptığımız toplantıda bu sorunun önemini gündeme almış, süregiden kirlenmeye, Marmara Denizi koruma eylem planına ve arıtma meselesine özel önem atfetmiştik. Zaman içinde sorunun büyüklüğü tam anlamıyla ortaya çıktı ve salyanın gelecekte de artması ve uzun süreli devam etmesinin ulusal bir güvenlik sorunu oluşturabileceği anlaşıldı. Gerçekten de yoğun salyanın deniz ulaşımı ve ticaretini sekteye uğratması ihtimal dışı değil. Bunu fark eden ve sempozyum davetimize teşrif eden “TBMM Müsilaj Komisyonu” üyesi milletvekillerimizi sempozyumda görmenin çözüm adına umut verici olduğunu düşünüyorum.

Öte yandan; son yıllarda tüm dünyada olduğu gibi iklim değişikliği ve yabancı türler konusu Marmara Denizi için de sıkça gündeme gelmeye başladı. Öyle ki sıcak deniz balığı olan balon balıkları sadece Marmara’da değil, Karadeniz’de de görülmeye başlandı. Bu olguyu hem Marmara, hem de Karadeniz’deki Akdenizleşmenin görünür sonucu olarak değerleniyoruz.

Bir başka gerçeklik olarak balıkçılıkta düşüş devam ediyor. Kılıç, uskumru, kolyoz, dil, kalkan gibi birçok balık türümüz azalıyor. Marmara’nın o güzel istiridyelerinden, böcek ve istakozlarından artık haber yok. Bunların yeniden Marmara’ya kazandırılması için etkili restorasyon projelerine ihtiyaç var. Orkinos balıklarının Marmara Adası, Tekirdağ ve Şarköy arasındaki aşk üçgenini 1990’lı yıllarda yok ettiğimizi acaba kaç kişi biliyor.

İstanbul’un sembolü olmuş lüferin hala defne yaprağı ve çinekop olarak bilinen genç bireylerinin pazarlarda satılması sürdürülebilir balıkçılık ilkelerinden ayrıldığımızı gösteriyor. Bu ise gelecek kuşaklara karşı bir suç oluşturuyor. Marmara Denizi’nin Özel Çevre Koruma bölgesi olması önemli bir gelişmedir ve Marmara Denizi’ndeki derin su ekosistemlerinin, gaz çıkış alanlarının ve kanyonların incelenmesi zaman alacak önemli çalışmalar olarak genç deniz bilimcileri beklemektedir.

Ülkemizde ve özelde Marmara Denizi’nde yaşadığımız biyolojik çeşitlilik sorunu ve iklim krizi karşısında çabuk hareket etmeliyiz. Çünkü Marmara Denizi asla yalnız bırakılacak bir deniz değildir ve hasta olması halinde Ege ve Karadeniz’de hasta olacaktır. Vakfımız; bu yıl iklim değişikliği ve denizlere etkileri üzerine çıkardığı kitapla denizlerimizdeki iklim değişikliği sorununu gündeme taşıma ve araştırmacılara ışık tutma sorumluluğunu yerine getirmiştir. Deniz bilimcilerimizin iklim değişikliği yanında denizlerimizdeki asitleşme konusuna da ciddi olarak eğilmesi gerekiyor.

Denizlerimizin karşı karşıya kaldığı tüm bu olumsuzlukların önüne geçmek için hepimizin ortak çözümde ve eylemde buluşması gerekiyor. Koruma alanları yanında balıkçılığın düzenlenmesine ve en önemlisi Marmara Denizi’ni boğan atık sular için arıtma tesislerinin gecikmeden hayata geçirilmesine ihtiyaç var. Bu tesislerin finansman modeli için yaratıcı çözümler bulmak ve finans kaynaklarını çeşitlendirmek gerekiyor. Öte yandan Marmara’nın yükünü hafifletmek için Marmara’nın yanında Karadeniz’de de koruma alanlarının oluşturulması bir zorunluluktur.

Saygın yerbilimcilerimize göre Marmara ve çevresindeki yerleşimleri yakın gelecekte depremler bekliyor. Marmara Denizi içinden geçen fayların karada ve denizde oluşturacağı olası bir afette ulaşım – servis adına en önemli lojistik alanın yine Marmara Denizi olacağı görülüyor. Afet yönetimi ve hazırlık yanında Marmara Denizi’ndeki yerbilimsel araştırmalardaki sürekliliğin de önceliklerimiz arasında olduğuna inanıyorum. Çünkü Marmara Denizi kendisini saran yerleşimlerle birlikte sosyoekonomik bağlamda Türkiye’nin kalbidir ve bu nedenle Marmara Denizi bütüncül olarak araştırılmalı ve yönetilmelidir. Bu yıl vakıf olarak ilk kez başlattığımız “Marmara Denizi Araştırma Ödülleri”nin Marmara Denizi araştırmalarındaki motivasyonu artırmasını umuyorum ve diliyorum.

Marmara Denizi 2022 Sempozyumu’nda 58 kurumdan 200’ü aşkın araştırmacı 70’in üzerinde makale sunarak büyük bir buluşmaya imza atmışlardır. Programdan da görüleceği gibi iki gün boyunca kirlenme, biyoçeşitlilik, deprem, aktif tektonik, tsunami, balıkçılık ve arkeolojiye uzanan geniş bir yelpazede Marmara Denizi’ni tartışacağız. Marmara’da batık halde bulunan AE-2 denizaltısını da bu sempozyumda ele alacağız. Denizaltının çıkarılıp Çanakkale’de veya Gelibolu’da sergilenmesinin önemli olduğunu düşünüyorum.

Küresel kovid salgını nedeniyle tüm dünya ve ülke olarak zor bir ekonomik dönemden geçiyoruz. Böyle bir süreçte toplantı için bize destek olan ana sponsorumuz Türkiye İş Bankası’nın değerli yönetici ve çalışanlarına, TÜDAV’dan Zeynep Gülenç’e, bildirileri değerlendiren editörlere, bilim ve düzenleme kurulu üyelerine ve son olarak vakıf yönetim kurulu üyelerine teşekkür ederim.

Son olarak hatırlatmak isterim ki; Marmara Denizi bir iç denizimizdir. Korunması, araştırılması, sürdürülebilirliği ve gelecek kuşaklara bırakılması hepimiz için ulusal bir görev olmalıdır.

Prof. Dr. Bayram ÖZTÜRK – Türk Deniz Araştırmaları Vakfı Başkanı
2 Ocak 2022

Bağlantı:

https://tudav.org/wp-content/uploads/2022/07/MarmaraDenizi2022Semp_BildirilerKitabi_tudav_low.pdf

 

 

Yorumlar

İlk Yorumu Ekle

DENİZCİ KİTAPLIĞI