Türkiye dünya üzerinde bulduğu konum itibariyle deprem kuşağında olan bir ülkedir. Üzülerek söylemek gerekir ki çoğu zaman bu gerçeği unutsak bile zaman zaman yaşadığımız büyük depremler ile bir deprem kuşağı ülkesi olduğumuzu hatırlıyoruz. 6 Şubat 2023 günü Kahramanmaraş merkezli iki büyük deprem yaşadık. Bu depremlerde meydana gelen yıkım, afetle mücadele kapsamında gerçekleştirilen çalışmalar, ülkece el ele verip düzenlediğimiz yardım faaliyetleri ve çok daha fazlası bizlere bir kez daha deprem gerçeğini hatırlattı.

Yaşanan bu şiddetli depremlerin ardından gözler yeniden İstanbul’a çevrildi. Herkes kendi evinin sağlamlığı ile ilgili testler yaptırmaya başladı. Afet çantalarının hazırlanmasına yönelik girişimler başlatıldı. Burada daha çok yetkili kurumların el attığı konu ise afet yönetimi oldu.

Afet yönetimini afet öncesi ve sonrası süreç olarak iki aşamada incelemek gerekir. Her iki süreçte de denizcilik sektörü önemli bir yer tutmaktadır. Deprem meydana gelmeden önce gerekli hazırlıkların yapılmasında ve deprem sonrasında ulaşım, lojistik, sevkiyat, nakliyat, tahliye gibi konularda denizcilik önemli bir role sahiptir. Denizciliğin afetlerdeki rolü her ne kadar es geçilse bile önemi yavaş yavaş anlaşılmaya başlanmıştır. Yaşanan Kahramanmaraş Depremi’nde deniz araçlarının üstlendikleri roller de denizciliğin önemini göstermiştir.

Deprem gibi afetlerin ardından kara yolları, hava yolları, demir yolları gibi tüm ulaşım ağları hasar görebilecekken deniz yolu her zaman kullanıma açık olacaktır. Farklı özelliklere sahip çeşitli deniz araçları afetlerde çok yönlü görevler alabilmektedir. Deniz araçları hastane, yangın söndürme, tahliye, sevkiyat, enerji gibi çeşitli görev alanlarında görev alabilmektedir. Ayrıca deprem sonrası süreçte kıyı yapıları ve limanlar da afetzedelere çeşitli destekler sağlayabilmektedir.