Tarsus‘tan Erenköy‘e uzanan bir çocukluk, Caddebostan sahillerinde yelkenle tanışma, Manchester‘da üniversite yılları, genç bir mühendisken Atlantik okyanusu ile boğuşma, kabına sığmayan bir deniz sevdası.

Alman bir kızla yaşanan aşk, otuzlu yaşlarda ufak bir tekneyle imkansızlıklar içinde yapılan destansı bir dünya turu, tüm ülkeye mal olan kendi halinde bir büyük denizci, kent hayatında geçirilen zor yıllar.

Ardından Bodrum‘a göç, doğa ve denizleri için direnen bir doğa savaşçısı, yazılan eşi olmayan kitaplar, dünya turuna çıkan Türk denizcilere ağabeylik yapan bir rehber.

Halikarnas Balıkçısı‘nın izinde Gökova‘da kurulan basit ama görkemli bir yaşam, Türk amatör denizciliğine edilen liderlik, gelecek genç kuşaklara yol göstermesi için müzede ebedi yerine konulan efsane bir tekne, yaşarken adına açılan anıt, denizlerde yaşanan 87 yıllık bir ömür, denizci bir misyon…

İyi bir insan, doğa için mücadele veren inatçı bir adam, denizcilere yol gösteren, destek olan bir baba, ülke denizciliğini yukarı taşıyan bir denizci.

Eğik olan başını onun yaptıklarından ve başardıklarından sonra dik tutmaya başlayan amatör Türk denizciliği.

Kendi yaşamına egemen olmuş denizciye yakışan sade bir hayat yaşamış, mütevazi, esprili, sıcak ve gerçek bir karakter.

Sadun Boro…

Hayatının son sekiz yılına tanık olduğum bu büyük denizcinin yaşamını bir vefa borcu olarak kaleme almaya çalıştım.

Onu tanıyanlar yad etsin, tanıyacak olanlar bilsin, öğrensin, yaşatsın diye…

Cenk Şahin (Tanıtım Bülteninden)