Yazar: Ahmet Güleryüz
Denizler Kitabevi
122 Sayfa
ISBN: 978-975-00051-9-9
Boyut: 23.5 x 26.0
Karton Kapak – Kuşe Kağıt
2007
Yazar: Ahmet Güleryüz
Denizler Kitabevi
122 Sayfa
ISBN: 978-975-00051-9-9
Boyut: 23.5 x 26.0
Karton Kapak – Kuşe Kağıt
2007
20. yüzyılın başlarında, “Batı Uygarlığı” olarak nitelendirilen ülkeler görüntüde mutlu bir rehavet içindeydiler.
Nasıl olmasınlar ki?
Ortaçağ ve karanlık yıllar çok gerilerde kalmıştı, Bir Rönesans yaşanmış, ardından bilgi ve bilim çağı ile gelen ışıkla aydınlanılmıştı. En sonunda gerçekleştirdikleri “sanayi devriminin gücü de batı dünyasının içinde bulunduğu bu sözde rehaveti desteklemekteydi. Diğer yandan, yüzlerce yıldır birbirleri ile süregelen didişme sonucu yorgun düşmüşlerdi.
Yeni moda bir giyim türü, okyanusun ötesinden yansıyan yepyeni bir müzik, gökyüzünde uçabilme olgusu ve izlenimci sanatsal akımların henüz süregelen etkileri 20. Yüzyılın başlangıcında yüzeyde süslü, çekici ve toplumları oyalayıcı bir kabuk oluşturmaktaydılar.
Ancak, bu barış duygusu taşıyan dingin görünümü bir kabuk olarak nitelemenin pek de yanlış olmadığını Yüzyıl’ın ilk yarısı çok acı bir şekilde kanıtlayacaktı.
Geçen yüzyılda biçimlenmeye başlayan ulusalcılık akımı ile yine geçen yüzyıl doğup giderek güçlenen özdekçi toplumsal felsefe bu kabuğun altından yavaş yavaş yüzeye çıkmaya hazırlanıyorlardı. Toplumların, artık hep barış ve güvenlik içinde yaşamayı bekledikleri bu yapay ortam, aslında, o kabuğun altında patlamaya hazır bu bombayı barındırmaktaydı.
Ulusal bütünlüğünü tamamlamakta gecikmiş, emperyalist hedeflerine ulaşamamış ve bulunduğu yere sıkışıp kalmış Alman imparatorluğu kendi içinde kıpırdanmaya başlamıştı bile.
Batı dünyasındaki o yüzeysel bir dinginlik yansıtan kabuğun başka zayıf noktaları da vardı.
Örneğin, iyice güçlenmiş olan ulusalcılık akımlarını baskı altında tutmaya çalışan Avusturya- Macaristan imparatorluğu,
Yönetim gücü çok zayıflamış ve toplumsal eşitsizliğin had safhaya ulaştığı Rusya, batıdaki topraklarının neredeyse tamamını kaybetmiş ve hızla çökme sürecine girmiş bulunan Osmanlı imparatorluğu ile onun, Kuzey Afrika ve Orta Doğudaki topraklarını paylaşmayı planlayan İngiltere, İtalya, Fransa ve diğerleri.
20. yüzyılın başında, özellikle batı dünyasında görünen bu yüzeysel dinginlik ortamının içinde, diğer bir taraftan çok çelişkili görünse de birçok ülkenin, silahlı kuvvetlerinde yeni güçlendirme girişimlerine tanık olunmaktaydı.
Bu dönemde İngiliz imparatorluğu, diğerlerinin yanı sıra, deniz kuvvetlerini de güçlendirmekteydi. Anavatan filosuna irili ufaklı birçok savaş gemisinin katıldığı görülmekteydi. Bunlar arasında, ağır muharebe gemileri ve muharebe kruvazörlerinin çokluğu göze batmaktaydı.
O dönemin su-üstü savaş tekniği dikkate alınırsa, bunun doğal sonucu olarak diğer ülkelerin de aynı tür girişimlerde bulundukları görülür.
Açık denizlere çıkmak, dünya denizlerinde söz sahibi olmak isteyen Alman imparatorluğu da, Bismarck’ın politikasını uygulamayı sürdürüyordu. Yüzyılın başlarında tersanelerinde yeni ve çağdaş bir donanmayı oluşturmak için yoğun bir çalışma içindeydi.
İşte bizim bu çalışmamızda ana konumuzu oluşturacak olan SMS Goeben muharebe kruvazörü ile SMS Breslau hafif kruvazörü Kayzer donanmasının o günlerdeki çağdaşlaşma girişimlerinin birer ürünü idiler.
Her iki gemi de inşa edildikleri tersaneden binlerce mil uzaktaki sularda yaşadılar, görev yaptılar ve ömürleri orada son buldu.
Günümüze kadar, gerek Goeben, gerek Breslau hakkında son derece ayrıntılı, değerli birçok eser yayınlanmış bulunmaktadır. Biz bu çalışmamızda her iki geminin de ömrünü bir kronoloji, geniş teknik bilgi, yoğun bir fotoğraf ve teknik çizim koleksiyonuyla sunmayı uygun bulduk.
Bu çalışmamızın sözünü ettiğimiz o değerli eserleri inceleyen araştırmacıları ve model yapımcılarına yararlı olacağını ve bu alandaki görsel malzeme eksikliğinin giderilmesine katkıda bulunacağını umuyoruz.
Çalışmamızda, değerli katkılarını bizlerden esirgemeyen, Sn. Antonio Berzoleze, Sn. Bernd Langensiepen, Sn. Turgay Erol, merhum Sn. Rahmi Topçu ve kızım Hande Yüce ile değerli çalışmalarından ışık aldığımız Sn. Erol Mütercimler, Sn. Nejat Gülen, Sn. Osman Öndeş, Sn. Ara Güler, Sn. Süleyman Alper, Sn. Kudret Altınkeser, Tuğamiral(E) Sn. İ. Bülent Işın’a şükranlarımızı sunmayı bir görev biliyoruz.
Ahmet Güleryüz
İçindekiler :
Önsöz v
Giriş vii
Goeben ve Breslau’un Doğumundan Yavuz ve Midilli’nin sonuna kadar yaşamları 1 Birinci Dünya Savaşı Yılları 7
-Savaş tohumlarının atıldığı 10 Ağustos 1914 12
-1915 yılı olayları 22
-1916 yılında olanlar 30
-1917 yılı olayları 35
-Büyük savaşın son yılı 39
-I. Dünya Savaşı’nın sonu 44
“-O artık genç Cumhuriyet donanmasının bir üyesi” 45
-“Bir Güneş batıyor” 52
-Dünya İkinci Bir Savaşa Daha Giriyor 55
Yavuz’un Foto Albümü 63
-Yavuz’un ana batarya taretlerinin isim plaketleri 92
Yavuz ve Midilli’nin Teknik Özellikleri 93
-Midilli 94
-Teknik Özellikler, Korunma, Silahlar, Ana Batarya, Diğer 95
-Midilli’nin baş ve kıçtan kesitleri ve endazesi 96-97
-“Magdeburg” sınıfı kruvazörlerin birbirleri ile ve çeşitli tarihlerdeki benzerlik ve farklılıkları 98
-Orijinal dizaynda Midilli’nin yan kesiti 99
Yavuz 100
-Teknik Özellikler, Korunma, Silahlar, Ana Batarya, Diğer 101
-Yavuz’un kıç kesit görünümü 102
-Yavuz’un baş kesit görünümü 103
-Yavuz’un bina görünümleri 104-108
-Moldke ve Goeben’e genel yerleşim ve dizaynda öncülük eden SMS Von Der Tann 109 Steambotlar 110-111
Kaynaklar 112
Index 113
Yorumlar
İlk Yorumu Ekle