Türk denizcilik tarihinin hüzünlü sayfalarından biridir Mesudiye zırhlı fırkayetninin hikâyesi.

1873’te Londra tersanelerinde hayata merhaba diyen Mesudiye, 13 Aralık 1914’te Çanakkale’nin Sarısığlar Koyu’nda bir İngiliz denizaltısının torpidolarıyla hayata veda ederken 41 yıllık hayatına pek çok hatıra sığdırmıştı.

Abdülaziz’in gözbebeği olan donanmanın en gözde gemisiydi Mesudiye. Ne var ki Abdülaziz’in tahttan indirilmesinde rol alarak bu sevgiye karşı pek de vefalı davranmamıştı. 93 Harbi’nde Hobart Paşa’nın sancak gemisi olarak Ruslarla yaka paça olurken tarihe onurlu bir ad bırakma çabası gözlerden kaçmıyor. İtalya’da yaralarını sardırdıktan sonra yeniden hizmete koşmuş, bu kez 31 Mart İsyanı’nda toplarının namlusunu iç huzura kastedenlere çevirmişti. Balkan Harbi’nde Bulgarlara cesaretle karşı koyanlardan biri de Mesudiye idi. I. Dünya Savaşı’nda Çanakkale’de henüz harbin başında batırılışının utancını ise onu hasımlarıyla göğüs göğüse çarpışmaktan alıkoyan, eli kolu bağlı bir “yüzen batarya” olarak kullanmak isteyenlerin defterine yazmak gerekir.

Eserin sonunda mahsur kalan denizcileri kurtarmak için zamana karşı verilen mücadeleyi iliklerinize kadar hissedeceğinizi vadediyoruz.