Yazar: İlhan Akant
Ajans – Türk
106 Sayfa + 12 Sayfa Ek Görsel
Boyut: 15.9 x 23.9
Karton Kapak – 3. Hamur
1976
ÖNSÖZ
Bu destanı, Barbarosun, Turgut Reis’in, deryalar kaptanı Piyale Paşanın torunlarına, Kahraman Türk donanmasının yağız aslanlarına armağan ediyorum.
Tarihte «Büyük kuşatma» diye anılan (1565 Malta Kuşatması) dar kafalı bazı batı tarihçilerinin yazdığı gibi bir bozgun değil; Türk’ün kuvvetini, savaş sanatını, gücünü, yiğitliğini, kendine güvenini, göz pekliğini gösteren bir cesaret örneğidir. Maltada dört yüz yıl önce St. John şövalyelerine Türk’ün attığı bir sillenin övgüsüdür bu.
1968 yılında Libyada görev gördüğüm bir sırada izinle bir kaç gün için Malta’ya gittim. Orada Parlamento binasını gezdim. Duvarda Türklerin Malta’yı nasıl kuşattıklarının resimlerini gördüm. Çok ilgilendim. Çok duygulandım. Araştırdım bu savaşın ayrıntılarını öğrenmeye çalıştım. Ne yazık ki tarihçilerimizde bu savaşın ayrıntılarını bulamadım. Deniz harpleri tarihi yazan Hacı Kalfa’nın kitabında, Peçevi’nin tarihinde, Naima’da veya sonradan yazılan tarih kitaplarımızda, bu savaşa kısaca dokunulmakta, adeta Maltayı almadan dönen Türk donanmasının, Türk askerinin bu savaşından fazla söz etmekten çekinilir gibi bir kaç sahife ile, hatta sadece birkaç satırla söz edilmektedir.
Batı tarihini araştırdım. Osmanlı tarihini en geniş olarak yazan Hammer bile bu savaşı sadece iki sayfada anlatıyordu. Fakat en güzel tarafı, bu kitabın arkasında bibliografyada adları geçen diğer batı tarihçileri, Türklerin Maltadan geri dönmesini, bir Türk bozgunu gibi gösterdikleri halde, en doğru tarihi yazan HAMMER kitabında (Türkler kuşatmayı kaldırdılar.) demekte ve Ordular komutanı Mustafa Paşa ile Deniz Komutanı Piyale Paşanın kendi isteklerile hiç bir bozguna uğramadan Türk Ordu ve Filosunun muntazam bir şekilde Malta’dan ayrıldığını yazıyordu.
Hammer’in bu iki kelimesi bana çok kuvvet verdi. Bu savaşın daha ayrıntılı tarihini araştırdım. Haçlı seferlerini yazarken sadece batı Şövalyelerini öven bazı batı tarih kitaplarını karıştırdım. Bir kaç satırla yazdıkları bu savaşı Türklerin bir bozgunu gibi göstermekten başka bir şey yazmıyorlar, fazla ayrıntı vermiyorlardı.
Atina’da görevde iken Malta’ya yeniden gittim. Malta Milli Kütüphanesinde kıymetli bir kitap buldum. Bu Matteo Perez d’Aleccio adında bir ispanyol ressamının, bütün savaşın ayrı ayrı kısımlarını gösteren resimler ve kenarında notlar bulunan bir kitaptı. Ressam Aleccio 1547 de İspanya’da doğdu. Roma’da okudu. Michelangelo’nun öğrenciliğini yaptı. Bu savaşta sağ kalan Jean de la Valette, sonradan başkent olarak adını verdiği Valetta şehrindeki sarayın en ortasındaki salonların duvarlarına bu savaşı gösteren büyük resimleri ressam Aleccio’ya yaptırtmıştır. Ressam bu resimleri sarayın duvarlarına beş senede yapmıştı. Resimler savaşın iki taraftan da görüldüğü şekilde yapılmıştır. Bu resimli kitap ilk defa 1582 de Roma’da basıldı. 1631 de Aleccio’nun eserini Antonio F. Lucini yeniden işleyerek ve biraz değiştirerek Bologne’da italyanca olarak bastırdı. Üçüncü baskı Baroni di Gomerino ile deniz binbaşı D. J. Calnan tarafından 1965 de Malta’da yeniden derlenerek İngilizce olarak bastırtılmıştır.
Ressam Aleccio’nun resimli kitabı, aslında Francisco da Corregio Balbi adında bir İspanyol askerinin savaş sırasında 1565 de tuttuğu Notlara dayanmaktadır. Balbi 60 yaşında ihtiyar bir İspanyol askeridir. Yazar ve şairdir. Büyük kuşatma sırasında Senglea kalesini savunanlar arasında bulunmaktadır. Balbi bu savunma sırasında günü gününe anılarını yazmıştır.
Balbinin anıları ilk defa 1567 de ve sonra 1568 de Barcelona’da basılmıştır. Malta Milli Kütüphanesinde 1568 Barcelona baskısından iki aded bulunmaktadır. Birisi yırtıktır. Balbinin anıları gerçeği yansıtmaktadır. Bazen Balbi kaleye yapılan Türk saldırılarından korkudan asker adedini çoğaltmakta, olayları büyültmektedir. Türklerin, saldırılardaki yiğitliğini, göz pekliğini cesaretini övmektedır. Türklerin savaş sanatını anlatmakta ve bir yerinde şöyle demektedir. «Bu saldırı tehlikeli olmasa şahane idi.» Balbinin anılarına dayanan birçok kitap yayınlanmıştır. 1565 yılında Almanyada basılan ve bu savaşı anlatan bir kitabın Balbinin anılarına dayandığı iddia edilmektedir.
1942 de bir İngiliz subayı olarak Malta’da bulunan Ernle Bradford 1961 de Londra’da basılan «Büyük Kuşatma» adlı kitabını, Balbi’nin anılarına dayanarak yazmıştır. Bradford’a göre İngiliz tarihçileri Malta kuşatması hakkında çok az yazı yazmışlar fazla ilgilenmemişlerdir. Fransız, İtalyan ve İspanyol tarihçileri bu savaşı yazmışlar. Ancak görüşlerinde tarafsız kalamamışlar, St. John şövalyelerini göklere çıkarmışlar, Türklerin çekilmesini büyük bir bozgun olarak göstermişlerdir.
Tarihçi Vendome’dan esinlenen A. Achidis adlı Yunanlı bir şair ve Hubert Pernot adlı Kıbrıslı Rum bir şair Malta’daki Türk kuşatmasının kalkmasından o derece sevinmiş ki «Türk kalyonlarını parçaladım. İstanbul kahramanlarını ikiye doğradım» diye kahramanlık destanları yazmıştır. Hakikatte ne Türk kalyonları parçalanmış, ne de Türk askeri ikiye doğranmıştır. Sadece Türklerin isteğile kuşatma kaldırılmıştır.
Bu kitapta geçen bazı yer isimleri Malta lisanı yerine İtalyanca söylendiği gibi yazılmıştır. Zira Malta lisanı söylenişi çok zor bir lisandır. Mesela (Marsxlokk) yerine (Marsasirocco), (Marsamuxett) yerine (Marsamusetta) olarak İtalyanca kelimeler üstün tutulmuştur. (Mdina) arapçadaki Medina’dan geldiği için arapça söylenişi gibi yazılmıştır.
Bu kitapta yazılanlar baştan aşağı gerçeği yansıtmaktadır. Savaşın içinde bulunmuş kalenin duvarlarından savaşı görmüş olan BALBİ’nin günü gününe tuttuğu anılara dayanmaktadır.
Malta adası bir çok defa zaptedilmiştir. Türklerden evvel de Türklerden sonra da kuşatılmıştır. Napolyon’da 1798 yılında Piyale Paşanın 1565 de karaya asker çıkardığı yerden (Marsasirocco) limanından asker çıkarmış ve Malta’yı zaptetmiştir. Fakat hiç bir kuşatma Türklerin kuşattığı gibi olmamış, Yalnız Türklerin kuşatmasına tarihte «Büyük kuşatma» denilmiştir.
Türk Filosu İstanbuldan 1 Nisan 1565 de kalkmış ve 21 Eylül 1565 de, beş ay yirmi gün sonra İstanbula dönmüştür. Malta önünde ilk Türk gemisi 18 Mayısta görünmüş ve 8 Eylülde Türk Filosu Maltadan ayrılmıştır. Malta’da «Büyük Kuşatma» ( 110 gün) dört ay kadar sürmüştür.
Bugün bile Türk gemilerinin Malta’dan ayrıldığı gün olan 8 Eylülde Malta’da bayram yaparlar. 8 Eylül Malta’da kuşatmanın kaldırıldığı gündür. Piyale Paşanın gemilerinin üstüne titremesi, Sultanın Filosunu olduğu gibi saklamak istemesi, kış gelmeden İstan-bula dönmek düşüncesi, bu kuşatmayı kaldırmaya zorlamıştır. Kuşatmadan çabuk sonuç alınamaması, Turgut Reisin dediği gibi, arka kapının açık kalması yüzündendir. Nitekim Medine’nin varlığını umursamamışlar, onu önceden zaptetmemişler, bir de denizciler adanın kuzeyine gözcü koyup Sicilyadan gelecek yardım kuvvetlerini karşılamamışlardır. Piyale Paşanın hakkı vardı. Sultan Filosu kıymetli idi. Bir küçük ada için Akdenizin en büyük filosu tehlikeye sokulamazdı.
Bu Kuşatma Maltalıları, hatta bütün Avrupayı o derece ürkütmüştür ki yıllarca tekrar yeni bir Türk saldırısı beklediler. Fakat Türk Sultanı Maltayı unutmuştu. Macaristanda meşguldu. Maltaya gelemedi.
Bu kitapta tarafsız olmaya çalıştım. Türk askerlerinin cesaret ve yiğitliği yanında, 71 yaşındaki St. John Şövalyesi Jean de la Valette’in kararlılığı, dayanıklılığı ve yanındaki şövalyelerine savunma gücü vermesi övülmeve değer.
Kitaba eklenen haritada savaşın bütün ayrıntıları gösterilmiştir. Türk Ordusu Malta adasının hemen hemen hepsini, bugünkü Valetta denilen kısmı baştan aşağı zaptetmiş Valetta üzerinde bulunan ve en kuvvetli kale olan St. Elmo kalesini düşürmüş, sadece adanın bir ucunda son iki kale olan Senglea ve St. Angelo Kalesini zaptetmemiş ve bir de gerilerde ufak bir kent olan Medina’ya girmemiştir. Bunun dışında bütün adayı işgal etmiştir.
Bu kitabı 1968 de Afrika’da, Libya’ da yazmaya başladım. Malta’ya bir kaç defa gittim. Atina’da, Hollanda’da görevde iken vakit bulamadım, ancak Fas’ta, Rabat’ta yine Afrika kıt’asında 1975 de bitirebildim.
Yıllar önce, 1968 de Atinada, Başkonsolos olarak bulunduğum sırada kıymetli sanatkar yönetmen sayın Cüneyt Gökçer bu kitabın kasetinin baş tarafını bir gün Damdaki Kemancı piyesini sahneye koymak için gelip Atinada dinlediği zaman, bir piyes olarak sahneye konulabileceğini göz önüne alarak, mümkünse o devirde yaşayan bir kadının da piyesde canlandırılmasını önermişti. Bu öneriye uyarak, (Napoli prensinin kızı Maria İzabelle ile nedimesinin casusluk yapmak için bir gece Piyale Paşanın çadırına girmesini canlandıran bir sahne) yazıya eklenmiştir. (Sahife 32-36). Piyese bir canlılık vermek için tarihteki hakikatten ayrılmış bulunmaktadır. Bu sahnenin dışında bütün kısımlar tamamile tarafsız tarihçilerin kabullendiği tarihi gerçekleri yansıtmaktadır. Bu sahneler savaşı bizzat yaşayan, Maltada savaşan tarihçi ve şair Balbi’nin anılarından alınmıştır.
Maltanın kısaca tarihine bakarsak :
Malta adasını önce Fenikeliler, sonra Kartacalılar, daha sonra Romalılar zaptetmişler 870 yılında Araplar istila etmişler, 1091 de Normanlar, 1283 de Aragon’lar, 1412 de Castilian’lar adayı idare etmişler, 1530 tarihinde İspanya Kralı Vinci Charles adayı Rodos adasından koyulan St. John Şövalyelerine vermiştir. 1565 de Türklerin Büyük Kuşatması olmuş, 1798 de Fransızlar adayı almışlar ve St. John Şövalyelerini dağıtmışlardır. 1800 de İngilizler (Amiens antlaşması) ile adayı Fransızlardan alarak tekrar St. John Şövalyelerini getirmişlerdir. 1814 de Paris Antlaşması ile Ada İngiltereye bağlanmıştır. Sonunda Malta 21 Eylül 1964 de İngiltere boyunduruğundan tamamen kurtulup bağımsız bir devlet olmuştur.
Yıllar sonra, 1985 yılında, ismi sade Türkiyede değil, bütün dünya edebiyat aleminde ün salmış Vaşingtondaki Congress Library’den Moskovadaki Lenin Kütüphanesine kadar her ülkede kitapları, eserleri, piyes ve hikayeleri bilmem kaç lisana çevrilmiş günümüzün en kıymetli yazarı ve eleştiricisi sayın Haldun Taner bu araştırmayı okuyup kasetten de dinledikten sonra kitabımın en başına büyük bir onurla koyduğum, beni, değerimden çok fazla överek adeta beni utandıran bir Sunuş yazmış ve ayrıca bu araştırmanın bir televizyon oyunu olabileceğini önermiştir. Merhum Haldun Tanerin bu kitabdan çok daha değerli olan bu Sunuş yazısını ve bana yazdığı mektubu kendi imzasile kitabın en başına koydum. Ruhu şad olsun.
Bu Destan, savaşın içinde yaşayan BALBİ’nin anılarına dayanmaktadır. Tarihçi HAMMER’den etkilendim. Ressam ALLECİO’nun resimlerinden duygulandım. İngiliz Deniz Subayı yazar BRADFORD’un kitabından yararlandım. Bu ufak araştırmayı ortaya çıkardım. Bu araştırmanın tam olduğu söylenemez. Bunu tamamlamak genç kuşaklarımıza düşer. (İstanbul 1968) – I.A.
-I inci Bölüm
İstanbul’da Divan toplantısı (Ekim1564)
-II inci Bölüm
Malta’da Şövalyelerin toplantısı (Kasım 1564)
-III. üncü Bölüm
Türk Donanmasının İstanbul’dan yola çıkışı (1 Nisan 1565)
-IV üncü Bölüm
Türk askerinin Malta’ya çıkışı (20 Mayıs 1565)
-V inci Bölüm
Marsa’da kurulan Türk Ordusunun Otağı (Mayıs 1565)
-VI ıncı Bölüm
St.Elmo Kalesine saldırı (27 Mayıs 1565)
St. Elmo Kalesinin düşmesi (23 Haziran 1565)
Turgut Reisin ölümü
-VII inci Bölüm
Senglea ve Birgu kalelerine saldırı ( Temmuz 1565)
-VIII inci Bölüm
St. Angelo kalesine saldırı (Ağustos 1565)
-IX uncu Bölüm
Sicilyada yardım hazırlıkları (Eylül 1656)
-X uncu Bölüm
Kuşatmanın kaldırılması ve aynı gün Türk Donanmasının dönüşü (8 Eylül 1565)
-XI inci Bölüm
Malta’da yıkık kalelerin Onarımı (Eylül 1565)
-XII inci Bölüm
Malta’da Şövalye De La Valette’in Ölümü (21 Ağustos 1568)
Yorumlar
İlk Yorumu Ekle