Akdeniz, Atlas Okyanusu, Karayip Adaları, Panama Kanalı, Pasifik Adaları, Polinezya, Tonga, Fiji, Vanuata, Hint Okyanusu ve Kızıldeniz üzerinden yuvaya dönüş… Yaşadığım “kolay” hayatı disiplin ve özveri isteyen, dalgaların sırtında bir göçebe hayatı ile niye değiştim? Birçok insanın hayal ettiği gibi, ben de kendimi günlük hayatın ve medeniyetin usançlarından kurtarmak istiyordum. Tüm hür insanlar gibi, tepenin ardında ne olduğunu merak ettim. “Tüm hür insanlar gibi” diyorum, çünkü sömürge olmuş ülkelerdeki insanların ilk önce bu meraklarının köreldiğini gözlemledim. Beni, okyanusların sonsuzluğu hissi kendine çekti. En yakın karadan iki bin kilometre uzakta, altınızda on kilometre derinlik olduğunu düşünüp, ufka doğru ilerlerken, sonsuza bir yolculuk yapıyormuş hissi insanı kucaklıyor. Ben, denizde olduğunu etrafında kara görmeyince anlayanlardanım. Tanrı beni ve dünyayı yarattıysa, gidip tüm okyanusları ve limanları keşfedip görmek artık benim boynumun borcu diye düşünüyorum. Elim ayağım tuttukça, şartlar elverdikçe ve Türk bayraklı teknem ANOUK’un altında su olduğu sürece her limana girmeye çalışacağım. Bu kitabı okuyup hayal kuracak, dalgaların ve rüzgârın sesini duyacaksınız… Yazma amacım sadece ve sadece denizi ve sunduklarını size sevdirmek. Bu arada birkaç kişi bana; “Biz senin kitabını okuduktan sonra tekne aldık, denize çıktık, keyifli keyifli gezdik, gerçekten tepenin ardında dünya varmış.” derse, çok daha mutlu olacağım.