Sır orada… İki millik bir buz kütlesinin altındaydı. Antarktika Buzulları’nda bir deprem oldu ve açılan yarık bir grup bilimadamını yuttu. Bu olay ve ardından yapılan kurtarma çalışmaları, dünyadan daha yaşlı bir gizemi ortaya çıkaracaktı. Peru’da ise, arkeolog Dr. Conrad Yeats, Amerikan Gizli Güçleri tarafından kaçırılmıştı. Doktor, insanlığın kökenine dair temel bir bilgiye ulaşmakta kullanılacaktı. Roma’da, Papa, çevreci Dr. Serena Serghetti’yi Vatikan’a çağırdığında, ona, dünyanın sonuna dair korkunç bir senaryodan bahsetmeyi planlıyordu. Uzaydaki bir hava durumu uydusu ise aşağıda tüm bu gelişmeler yaşanırken Kuzey Kutbu’nda dört büyük fırtına oluştuğunu bildirmişti. Ve tam da bu sırada, Amerika’ya ait üç casus uydu kaybolacaktı. Hiçbiri rastlantı değildi. Sona yaklaştık. Kayıp bir uygarlığa ait mitlerin, büyük dinlere dair kehanetlerin insanlığı etkisi altına aldığı bir zaman dilimindeyiz. Önemli bir keşif hepimizin kaderini değiştirebilir. Bu, belki de, zamanın merkezine ve insanlığın şafağına yapılacak son yolculuk olacak. Bu yolculukta sır Atlantis’in ortaya çıkarılışı ve yükselişi, tarihin en büyük komplolarından birine dönüşecek. Bir efsane hepimizi ele geçirecek.