Meriç-Tunca-Arda nehirlerinin birleşerek Meriç nehri ana kolunu oluşturduğu düğüm noktasında konuşlanan Edirne, yüz yıllarca bu akarsulardan yararlandığı gibi zaman zaman büyük su taşkınlarına da şahitlik yapmıştır. Dünyada bu geometride konuşlanan başka bir şehir yok. Edirne 1362’de Osmanlı Devletinin payitahtı olduktan sonra yüz yıla yakın bir süre Tunca nehrinin iki yakasında zamanın en güzel şehri haline getirilmiştir. İstanbul’un başkent olmasından sonrada Avrupa devletleri ile ilişkilerin yürütüldüğü ve İstanbul’un her konuda yükünü hafifleten şehir olmuştur Edirne.

Enez-Edirne-Filibe Meriç suyolu zamanın taşımacılık imkânları açısından çok önemlidir. Keza akarsuyun enerjisi ile Tunca, Ergene, Meriç nehir kıyılarında çok sayıda su değirmeni yıllarca kullanılarak bölge halkına hizmet etmiştir. Nehirlerin bu faydaları yanında zaman zaman yarattıkları taşkınlarla da bölgeye zararları olmuştur. Kadim şehir Edirne ve bölgemiz için çok önemli olan bu nehirlerimizden en verimli yararlanacak proje ve çalışmalar mutlaka yapılmalıdır. DSİ de uzun yıllar çalışarak edindiğim tecrübe ve donanımlar ışığında, nehirlerimizin geçmişini inceleyerek yaşananları baz alarak neler yapılabileceğini okuyuculara sunmak istedim. Sınır aşan sular konumunda olan Meriç ve Tunca nehirlerinden uluslararası su yönetim kuralları çerçevesinde faydalanan komşularımızla geçmişte olduğu gibi ortak projeler hayata geçirilmelidir. Umarım bu öneri ve projelerim gerçekleştirilerek nehirlerimizden maksimum fayda sağlanır. Su gibi aziz olun… (Tanıtım Bülteninden)