Yazar: Ömer Bozkurt
Denizler Kitabevi
228 Sayfa
ISBN: 9789944264952
Boyut: 21.0 x 14.0
Karton Kapak
2019
(görsel: denizkutuphanesi.com, bilgi: denizlerkitabevi.com, zerobooksonline.com, omerbozkurt.com)
Bu çalışma, ülkemizde pek bilinmeyen bir coğrafyaya, Svalbard Takımadaları’na ilişkin Türkçede ilk kitap olma özelliğini taşıyor.
Kitapta, kuzeyi Buz Okyanusu’yla, diğer yanları Norveç, Grönland, Barents denizleriyle çevrili Svalbard’ın tarihi, coğrafyası, hayvan ve bitki varlığı, iki çember seyri çerçevesinde işleniyor.
Yazar, M/S Origo adında, kırk metrelik ve 368 gros tonluk, buza karşı güçlendirilmiş bir gemiyle, dokuz mürettebat ve on bir gezginden oluşan küçük bir toplulukla birlikte, bir dönem balina ve mors avcılarının, daha sonra tuzaklı kara avcılarının gelip gittiği, ardından bilim adamlarının incelediği ıssız yörelerde karaya çıkıyor, bu kutupsal toprağı tanımaya çalışıyor. Karaya çıkışlardan birinde büyük bölümü doğa koruma alanı niteliği taşıyan bu topraklarda, gezginler, beklenmedik ve acı bir olay yaşıyorlar. Kiepert Adası’nda, bir kutup ayısı gruptan iki kişiye saldırıyor. Bu saldırıda Norveçli buz kılavuzu ölüyor, gezginlerden İsveçli bir hekim yaralanıyor. Bu olayın aktarıldığı dokuzuncu bölüm ve görgü şahitlerinin çelişkili anlatımlarıyla, buz kılavuzunun gemide anılışını anlatan onuncu bölüm, kitabın içinde sanki ayrı bir dramatik öykü, vahşi doğanın insanı hiç umursamayan niteliğinin mükemmel bir kanıtı gibi yer alıyor.
Kitapta metin içinde yazar tarafından çekilmiş çok sayıda siyah beyaz ve renkli fotoğraflarla Svalbard’ın ve Ayı Adası’nın renkli haritaları kullanılıyor, yanısıra bazı tarihi kaynaklardan alınmış eski gravürler de kitaba katılmış bulunuyor.
Eserin önsözünde “Uzakkuzey” olarak anılan bölgenin sınırlarına, kırılganlığına, iklim değişikliği nedeniyle ortaya çıkan siyasal ve iktisadi tavır değişikliklerine ve iştah artışına dikkat çekiliyor.
Sonsözünde ise bu coğrafyanın yazar üzerindeki çoşku veren etkisini dile getiriliyor.
Bu kitapta anlatılan Svalbard coğrafyası, o Uzakkuzey toprağı yazara, dingin ve sessiz bir coşku vermiştir:
“Coşku, insan eliyle dönüştürülmemiş alanların, uzamların görkeminden; ancak arada kısa süre için bir kuşun çığlığı ile ya da sadece esen rüzgâr ve yükselen deniz gibi doğanın özgül etkisiyle bozulan sessizlikten; sık sık sislerle, alçalmış bulutlarla kenar çizgileri bulanıklaşan görünümlerden ve bunun yarattığı Yer ile Uzay arasında bir yerde bulunma duygusundan; bir yanda soluk ve soğuk renklerden, beyazdan, kurşuni ya da gümüşiden, denizin maviyle yeşil arasında gidiş gelişinden; bir yanda da bu soğuk ortamda birden karşınıza çıkan, taşların arasından yapraklarını gösteren parlak renkli ama kısa ömürlü çiçeklerin varlığından; yabanıl faunanın doğasından ve doğanın genelde evcilleştirilememiş oluşunun verdiği ‘başlangıcı yaşama’ duyumsamasından kaynaklanır. Bu coşkunun tezahürü de sadece yaratan doğa karşısında duyulan ürpermedir.” (Yazarın Sonsöz’ünden)
Yorumlar
İlk Yorumu Ekle