Merak Kütüphanesi – Deniz

Giunti Merak KütüphanesiYazar: Emanuela Busa

Boyut Yayıncılık – Giunti Junior Merak Kütüphanesi

61 Sayfa

ISBN: 978-975-23-0570-0

Boyut: 19.0 x 23.0

Kuşe Kağıt

(görsel ve bilgi: boyutstore.com)

Açıklama:

Balıklar, deniz kabukları, yosunlar, deniz kuşları, mercanlar ve çok daha fazlası bu kitapta… Denizin tadından rengine, denizin ikliminden hareketine, balık çeşitlerinden deniz taşıtlarına kadar su dünyası hakkında her şeyi kitabın sayfalarını çevirirken görecek, bilgi sahibi olacaksınız.

 

Milli Mücadelede Boğaziçi

milli mücadelede boğaziçiYazar: İbrahim Balcı

Diğer Yayınevi

201 Sayfa

ISBN: 9759200139

Boyut: 13.5 x 19.5

Karton Kapak – Kitap Kağıdı

2004

(görsel: hermeskitap.com, bilgi: hermeskitap.com, kitapyurdu.com)

Açıklama:

Milli Mücadele döneminde Boğaziçi’nde kurulan çetelerin hangi koşullar altında, nasıl mücadele ettiklerini, hangi çetelerin bağımsızlık yanlısı, hangilerinin düşman cephesinde yer aldıklarını anlatan Milli Mücadelede Boğaziçi, gizli bir tarihi ortaya çıkarıyor. Adını sanını bilmediğimiz ama özgürlük mücadelesinde azımsanmayacak payları olan kişileri, küçük ama bir ulusun yazgısını değiştiren çete savaşlarını ayrıntılarıyla anlatan bu kitap, İstanbul tarihine de ışık tutuyor.

Günümüzün pek çok ünlü ailesinin dedeleri o dönemde hangi konumdaydılar? İstanbul’da Milli Mücadele’ye destek veren gizli kahramanlar hangi çeteleri kurdular? Takalarla Anadolu’ya silah kaçıranlar bağımsız Türkiye için ne tür özverilerde bulundular? Bütün bu soruların yanıtlarını bu kitapta bulabilirsiniz.

Milli Mücadele’de Boğaziçi – İpsiz Recep Ve Denizlerimizdeki Adsız Leventlerin Destanı

Milli Mücadelede boğaziçiYazar: İbrahim Balcı

İgüs Yayınevi

208 Sayfa

ISBN: 9789759200138

Boyut: 13.5 x 21.0

Karton Kapak -2.Hamur

2008

(görsel: karalahana.com, bilgi: kitapvekitap.com)

Açıklama:

Milli Mücadelede Boğaziçi Araştırmacı yazar sn. İbrahim Balcı’nın uzun araştırmaları sonucunda ortaya koyduğu belgesel bir eser olan Milli Mücadele’de Boğaziçi adlı Cumhuriyetimizin oluşum yıllarında, denizlerimizdeki Türk leventlerinin bilinmeyen ya da unutulup gitmiş amansız mücadelelerinin destanıdır.

Tarihin tozlu sayfalarında kalmış bir bağımsızlık mücadelesinin çarpıcı hikayesi…

Araştırmacı yazar İbrahim Balcı, Kuvvayı Milliye’nin karanlıkta kalmış yüzünü gözler önüne seriyor. İstanbul’da, Boğaziçi’ndeki destan kahramanlarını gün ışığına çıkarıyor.

Kitapta günümüzün köklü aileleri, işadamları ve akademisyenlerinin dedelerinin hikayelerini anlatıyor. Boğaziçi’nde canlarını dişlerine takarak bağımsızlık mücadelesi veren kahramanlar arasında bugün kamuoyunun yakından tanıdığı pek çok ünlü ismin akrabası da var. Armatör, turizmci Kahraman Sadıkoğlu’nun ailesine mensup isimler, CHP Milletvekili Ahmet Gülyüz Ketenci’nin dedeleri, Tavilzadeler (bugünün Mudosu), Prof. Dr. İsmet Giritli’nin babası Tahir Kaptan ve onun kardeşi Ali kaptan, işadamları Birol, Ziya, İhsan, Nevzat, Metin, Şadan Kalkavan’ın akrabaları ve şimdilerde TRT’de “İpsiz Recep-Emice” adıyla hikâyesi halka açılan, Doç. Dr. Emin Gürses’in amcası Milis Yüzbaşı İpsiz Recep de yer alıyor.

Takalar Kumandanı Ketencioğlu Hacı Yakup Ağa

Takalar KumandanıYazar: İbrahim Balcı

İlk Biz Yayınevi

231 Sayfa

ISBN: 9789756220177

Boyut: 14.0 x 20.0

Karton Kapak – 3. Hamur

2005

(görsel: urun.gittigidiyor.com, bilgi: simurg.com.tr, pandora.com.tr)

Açıklama:

Ulusal Kurtuluş Savaşı zaferle sonuçlanırken toplumun hemen hemen her kesiminden yurtseverler biribirinden zor görevler üstlendiler. Geçen yıl “Milli Mücadele Boğaziçi” adlı incelemesini yayımladığımız ve Sarıyer’in tarihiyle ilgili pek çok çalışma bulunan araştırmacı İbrahim balcı bu kitabında, “isimsiz” kahramanlarından bazılarını gün ışığına çıkarıyor.Daha çok Ketencioğlu ailesinin çalışmalarını konu alan inceleme, onlarla birlikte aynı yola baş koyanları da anlatıyor.

“Ketencioğlu” lakabı ile anılan hacı Yakup Efendi de, ataları gibi denizcilikte ustadır ve takaların yanı sıra zamanla üç direkli büyük bir gulete de sahip olur. Karadeniz limanları arasında ticaret yapan Hacı Yakup Efendi, ailesinin genişlemesi nedeniyle İstanbul’a taşınmaya karar verir. Ketencioğlu ailesi, 93 Harbi (1887 Rus Savaşı) sırasında yaşanan büyük göçte Rize’den ayrılan aileler arasında yer alır. Geldikleri yer Sarıyer’in, Rum nüfusu hayli çok olan Rumelifeneri köyüdür.Ketencioğlu ailesini Rize’den kalabalık birkaç aile daha takip eder ve onlar da Rumelifeneri’ne yerleşirler.

Rus Savaşı Trakya’da bütün şiddetiyle sürerken Harbiye Nezareti Levazımat-ı Umumiye Reisi İsmail Hakkı Bey savaşın sürdürülebilmesi için gerekli malzemelerin nakliyatının deniz yoluyla ve takalarla yapılmasına karar verir. Bu iş için en uygun isim denizcilerin saygı duyduğu, güvenilir bir kişi olan “Takalar Reisi” Ketencioğlu Hacı Yakup Ağa’dır…

Yaşı 80’i çoktan geçmiş olan Hacı Yakup Ağa, yakın çevresindekilerle örgütlediği nakliyat işinde bir çok başarıya imza atar. Dört oğluyla birlikte malını, canını, Türk ordusunun zaferi uğruna feda eder. Kurtuluş Savaşı sırasında da büyük yararlılıklar gösteren, hatta takalarıyla birlikte denizaltı bile kovalayan Hacı Yakup Ağa ve arkadaşları adeta bir destan yazarlar…

Savaş sonrasında yaşadıkları mahalledeki Rum kızı Aspasia’ya aşık olan ve birlikte kaçan oğlu Mehmet Efendi’ her şeyi göze alarak koruyan ve onların evlenmesini sağlayan da yine Hacı Yakup Ağa’dır…

İbrahim Balcı’nın belge değerindeki eski Türkçe “görev emirleri” ne de yer verdiği roman tadındaki bu incelemesi, Kurtuluş Savaşının bütün isimsiz kahramanlarına bir saygı duruşu niteliğinde.

Denizci Hasan Mellah

denizci hasan mellahYazar: Ahmet Mithat Efendi

İlk Biz Yayınevi

537 Sayfa

ISBN: 975920018-X

Boyut: 14.0 x 20.0

2. Hamur

2004

(görsel: hermeskitap.com, bilgi: hermeskitap.com, kabalci.com.tr, haber7.com)

Açıklama:

(Aşağıdaki metin, İlk Türk korsanı Hasan Mellah adlı haberden alıntılanmıştır)

Türk Edebiyatının ilk roman örnekleri arasında olup kendisine has bir gizemi bulunan Denizci Hasan Mellah, yıllar sonra yeniden Türk okuruna seslenme şansı buluyor. Adem Fidan’ın yayına hazırladığı eser İlkbiz Yayınevi imzası ile kitapçıların raflarında yerini aldı.

Denizci Hasan Mellah, Türk Edebiyatının ilk korsanı. Ahmet Mithat Efendi’nin ünlü romanı Fas’ın görkemli saraylarından birinde, şehzade olarak doğan Hasan Mellah’ın uçsuz bucaksız denizlerdeki soluk kesen maceralarını anlatıyor. Devlet başkanları ile yemek yerken uçsuz bucaksız denizlerde kendisini korsan olarak bulan Hasan Mellah, bir yandan sevgilisi Cuzella’ya kavuşabilmenin savaşını verirken diğer yandan babasının intikamını alabilme hırsı ile yanıp tutuşmaktadır.

Romanın üslubu oldukça sade ve maceranın seyri oldukça akıcı. Metin tekniği gözü ile bakıldığında kah masalsı, kah romansı, kah Şekspir trajedisi esintileri, kah ortaoyunu örnekleri, kah meddahımsı bir üslup buluyoruz karşımızda. Ama bütün içinde bu öğeler pek göze batmadığı gibi, birer süsleme unsuru olarak metni sevimli kılabiliyor.

Metnin inandırıcılığına gelince. Emin olun günümüz fantastik romanlarının ve film öykülerinin içeriği kadar uçuk değil. Bir düzine kahramanın öyküsünün birbirine bir şekilde bağlantı kurabilmesi için gösterilen kurgu çabası ‘şaşırtıcı’ görünse de bir açıdan da takdire değerdir.

İLK TÜRK KORSANI HASAN MELLAH’IN ÖYKÜSÜ

Hasan Mellah’ın öyküsü bir çok insanın öyküsünü de bünyesinde barındıran heyecanlı bir macera. İlk satırdan son satıra kadar heyecan temposunu düşürmeyen Ahmet Mithat Efendi, zaman zaman araya girerek okuyucunun heyecan dozunu ayarlamaya çalışmakta ve sonra öyküyü kendisine göre en uygun bulduğu noktadan devam ettirmektedir. Bu heyecan fırtınası içinde tanıştığınız her roman kahramanının kendisine ait bir öyküsü var. Romanda adı geçen herkes genel hikayenin bir parçası ve her birini mutlaka bir başka zaman ve mekanda önemli bir görev üstlenirken görüyorsunuz.

Aşk, intikam ve sadakat romanın üç önemli öğesi. ‘Aldatma’ duygusunun işleniş tarzı ise yıllar öncesinden Ahmet Altan’a meydan okuyor adeta. Altan’ın ‘Kılıç yarasına’ eş tutuğu aldatılma duygusuna Ahmet Mithat Efendi’nin bu romanında sıkça rastlıyoruz. Hemen her aşık, gönlünün ve duygularının coştuğu bir anda ‘ihanet’ ile yüzleşmek zorunda kalıyor. Kimisi duygularını son anda frenlerken. Kimisi kaderci bakış açısı ile kurtarılıyor. Kimisi ise duygularının esiri olarak bunun bedelini ödemek zorunda kalıyor. Yazıldığı dönem göz önüne alındığında ‘aldatma’ duygusuna gösterilen yöneltilen eleştirinin niteliği oldukça dikkat çekicidir.

Günümüzde sergilenen tepkiler ile o dönem tepkileri karşılaştırıldığında Osmanlı’nın insan duyguları konusunda iddia edildiği kadar ‘tutucu’ olmadığı da dikkat çekici bir ayrıntı olarak karşımıza çıkıyor.

Romanın gizlediği (dönemin şartları göz önüne alındığında gizlemek zorunda kaldığı demek daha uygun bir söylem olacak) siyasi mesajlar da var. Bu mesajlar bugün çok sıradan ve yavan gelse bile dönemin koşulları göz önüne alındığında hayli dikkate değer. Zaten romanın yayınlandığı dönem (1876) siyasi çalkantıların kördüğüm noktasında olduğu bir dönemdir.

Roman Akdeniz’de bir kıyı kasabası olan Kartecena’da zengin bir ailenin kızı olan zeki ve dünya güzeli Cuzella ile tanıştırıyor önce bizi. Sonra ona aşık olan zengin ve yakışıklı olan Pavlos adlı bir genç ile kızını sırf parası için ona vermeyi planlayan babası Alfons ile tanışıyoruz.

Öte yanda Pietro ve Zerno adlı iki korsanın yönettiği gemide onlara akıl veren Alonzo çıkıyor karşımıza. Ve dört nala at sürerken atın yıkılması ile sahile bitkin düşen bir Arap genci (Hasan Mellah) çıkıyor karşımıza. Pietro ve zerno genci soyup öldürmeye niyetli ise de Alonzo yaptığı felsefe ile genci ölümden kurtarmayı ve gemiye tayfa olarak almayı başarır. Gemideki diğer korsanları da tanırız bu arada. Tembel bir Avrupalı tayfa, Hasan mellah’a yer açmak için öldürülmek istenir. Hasan Mellah, onu öldürmeden bir kıyıda canlı bırakmaya kaptanları ikna etmeyi başarır. Ama Arap genci kendisini İspanyol olarak tanıttığı korsanlarca bir sınav için karaya gönderilir. Soygun için girdiği evde Cuzella ile tanışır ve aşık olmaktan kendini alamaz. Pavlos’a kalbi ısınmayan Cuzella genci gördüğünde şaşkınlıktan dilini yutar. Çünkü onun bir resmi odasını süslemektedir. Ve ikili arasında destansı aşk başlar.

Ancak macera öylesine karışık bir hal alır ki Hasan hem asılmamak için hükümet güçlerinden kaçmak. Hem sevgilisini kaçıran Pavlos’un izin sürmek zorunda kalır. Bu esnada yolunun düştüğü Avrupa şehirlerinde inanılmaz rastlantılarla ve ilginç hikayesi olan insanlarla tanışır. En önemlisi ise madam İliya’dır. Çünkü madam İliya, ortadan kaybolan kocasına gösterdiği sadakatle Hasan Mellah’ın gözünde bir azize gibidir.

İlerleyen bölümlerde ise İskenderiye’de Çeçenya’dan esir alınıp satılan güzelliği ile Kölemen Beylerini birbirine düşüren Cariye Esma çıkar karşımıza. Ve Esma Hasan Mellah’ın sergilediği kahramanlık gösterisi ile maceranın içine dahil olur. Hasan Mellah, kaybettiği güzellik ile karşısında duran canlı güzellik arasında kendisini kaybeder. Cuzella’ya olan aşkının sürdüğünü sanan Hasan Mellah’ın duyguları kördüğüm olur

Ve…

“Şimdi burada, Sayın okuyucular hikayeyi merak edip, kalanını öğrenmek için acele ederlerse de bizim amacımız yalnızca masal anlatmak değil. Adına ‘insan’ denilen ve ne olduğu hâlâ bilinmeyen birkaç kilo et ve kemiğin, içine anlayışımızı da eserleri ile yücelten o manevi elin (Tanrı’nın) ne gibi hisler yerleştirdiğini aramak amaçlarımız arasında bulunduğundan, buracıkta özgürlüğümüzün dizginini bizim kendi elimize vermelerini rica ederiz.” (Sayfa 474)

Böyle diyor Ahmet Mithat Efendi romanında işlerin Arap saçına döndüğü bir noktada. Haksız da değil. Çünkü insanoğlunun garipliği vardır her okurda. Ve Ahmet Mithat Efendi, ‘meddah geleneğinin izlerini gösterir şekilde’ anlatımda arayışa girdiği bir bölümde bunu şöyle dile getirir.

“Ama biz demedik mi, insanoğlu gariptir. İnsana ne iyilik yarar, ne kötülük. Üzüntülü olduğu zaman da acılıdır, memnun olduğu zaman da. Muhtemelen, ‘iki zıt şey bir araya gelemediği gibi birbirine benzemez de!’ diye itiraz edeceksiniz. Ama öyle genel kurallar tarzında söylenmiş sözlerin en çoğunun yanlışlığını zamane çocukları bile birer birer işaret etmektedirler. Uykunuzu kaçıran üzüntü kadar sevinç de uykunuzu kaçırmıyor mu? İşte öyleyse etkileri aynı imiş. Üzüntü yüzünden delirme ve ölüm yüzünden delirme olduğu gibi, sevinçten delirme ve sevinçten ölüm de vardır.”

Kayıp Kent

kayıp kentYazarlar: Clive Cussler, Paul Kemprecos

Çevirmen: Nejat Ebcioğlu

Altın Kitapları

464 Sayfa

ISBN: 9789752107342

Boyut: 14.0 x 20.0

(görsel: altinkitaplar.com.tr, bilgi: altinkitaplar.com.tr, arkadas.com.tr)

Açıklama:

Öykü, 1914 Ağustos ayında esrarengiz bir pilotun kullandığı uçağın vurularak düşürülmesiyle başlar. İlerleyen sayfalarda pilotun kendi ailesine hizmet eden kiralık bir katil tarafından öldürüldüğü meydana çıkar. Ve sonra roman günümüzde döner ve okurlar kendilerini fazlasıyla hızlı bir temponun içinde bulurlar.

Tüm bu aksiyonun ortasında romanın başkahramanı Kurt Austin’e genç, güzel, zeki Skye Labelle adında bir Fransız kadın eşlik etmektedir. Okyanusun dibindeki Kayıp Kent’te kurulan bir laboratuvarda yapılan insanüstü deneyler, okyanusları tehdit eden ve hızla büyüyen yosunlar, kaçırılıp esir alınan bilim adamları bu kitapta bulacağınız birkaç noktadan biri. Kayıp Kent, H.G. Welles’ Dr. Moreau’nun Adası’na adeta bir gönderme.

Adam kaçırmalar, ölümün eşiğinden dönmeler, şiddetli mücadeleler, güzel kadınlar, kötü amaçlar uğruna kullanılan bilim… Okurlar, Austin ve ekibinin soluk kesen bir hızla dünyayı egemenliği altına almaya çabalayan kötü ruhlu insanlara karşı verdiği savaşı büyük bir zevkle okuyacaklar.

Büyük bir başarı ile geliştirip sattıkları silahlar sayesinde yüzyıllardır silah endüstrisini ellerinde tutan Fauchardlar gençlik iksirini bulmak amacıyla okyanusun dibindeki Kayıp Kent’ten sağladıkları malzemeyle ölümcül bir projeye imza atmaya niyetlilerdir. Şeytani birtakım oyunlarla amaçlarına ulaşmaya çabalayan Racine Fauchard ve oğlu Kurt Austin ve ekibinin müdahaleleriyle amaçlarına ulaşamazlar.

 

Canavar Peşinde 15 – Karanlıklar Diyarı / Deniz Canavarı Narga

Canavar Peşinde 15 - Karanlıklar Diyarı / Deniz Canavarı NargaYazar: Adam Blade

Çevirmen: Bahar Ulukan

Beyaz Balina Yayınları

128 Sayfa

ISBN: 9789759996291

Boyut: 12.0 x 18.0

Karton Kapak – 2. Hamur

(görsel ve bilgi: beyazbalina.com.tr)

Açıklama:

Yepyeni Canavar Peşinde macerasına hoş geldiniz: Karanlıklar Diyarı. Tom, bu kez Avantia’nın iyi canavarlarını Karanlıklar Diyarı Gorgonia’dan kurtarmaya çalışıyor…

Avantia’nın iyi canavarları, Malvel’in yarattığı altı yeni ve korkunç canavar tarafından tutsak edildiler ve kötü büyücünün hüküm sürdüğü Karanlıklar Diyarı Gorgonia’ya götürüldüler.

Tom, bu defa altı başlı Deniz Canavarı Narga ile karşı karşıya. Tom, Nargayı yenemezse ne Deniz Yılanı Sepron ne de Avantia ayakta kalabilecek

 

Canavar Peşinde 25 – Ölümün Gölgesi / Denizlerin Hâkimi Krabb

Canavar Peşinde 25 - Denizlerin Hâkimi KrabbYazar: Adam Blade

Çevirmen: Can Türkyılmaz

Beyaz Balina Yayınları

128 Sayfa

ISBN: 9789759997342

Boyut: 12.0 x 18.0

Karton Kapak – 2. Hamur

2014

(görsel ve bilgi: beyazbalina.com.tr)

Açıklama:

Yepyeni Canavar Peşinde macerasına hoş geldiniz: Ölümün Gölgesi Tom’u hiç bilmediği bir krallıkta yeni bir görev bekliyor. Gwildor’un Canavar Ustası Freya, kötü büyücü Velmal’in etkisi altında. Canavarları, tüm krallıkta dehşet saçıyor. Üstelik bir zamanlar iyi olan bu Canavarlar, Avantia’dakilerden çok daha acımasızlar. Kaybedecek vakit yok. Eğer kötülüğün Gwildor’u ele geçirmesine izin verirlerse, sıra Avantia’ya da gelecek.

Freya’nın ilk Canavarı, Denizlerin Efendisi Krabb, Gwildorlu balıkçılara saldırıyor. Tom, zehirli kıskaçlarıyla ölüm saçan bu dev yengeci bir an önce durdurmak zorunda. Bir zamanlar iyi olan bu Canavarı eski haline döndürmesi gerek. Yoksa kötülük her tarafa yayılacak.

Canavar Peşinde 07 – Altın Zırh / Korkunç Ahtapot Zepha

Canavar Peşinde 07 - Altın Zırh / Korkunç AhtapotYazar: Adam Blade

Çevirmen: Bahar Ulukan Şentürk

Beyaz Balina Yayınları

128 Sayfa

ISBN: 9789759995379

Boyut: 12.0 x 18.0

Karton Kapak – 2. Hamur

2011

(görsel ve bilgi: beyazbalina.com.tr)

Açıklama:

Kötü Büyücü Malvel sihirli altın zırhı çaldı ve parçalarını Avantianın dört bir yanına gizledi. Tom bu parçaları bulmak zorunda ancak her biri, Malvel’in yarattığı altı korkunç canavar tarafından korunuyor.

Tom’un altın zırh macerasındaki ilk görevi, Korkunç Ahtapot Zepha ile karşılaşmak. Kahramanımız su altındaki bu zorlu mücadeleyi kazanacak mı?

 

Canavar Peşinde 2 – Deniz Yılanı Sepron

deniz yılanı sepronYazar: Adam Blade

Çevirmen: Bahar Ulukan Şentürk

Beyaz Balina Yayınları

128 Sayfa

ISBN: 9789759995089

Boyut: 12.0 x 18.0

Karton Kapak – 2. Hamur

2011

(görsel ve bilgi: beyazbalina.com.tr)

Açıklama:

Avantiayı korumakta olan altı canavar var: Ateş Ejderhası Ferno, Deniz Yılanı Sepron, Dağ Trolü Arkta, At-Adam Tagus, Kar Canavarı Nanuk ve Alev Kuşu Epos. Bu canavarlar, Kara Büyücü Malvelin yaptığı kötü büyü nedeniyle, bir zamanlar korudukları toprakları yerle bir etmeye başladılar.

Tom, bu kez okyanusun derinliklerinde Deniz Yılanı Sepron ile mücadele etmek zorunda. Sepronu lanetin etkisinden kurtarabilecek mi?