İdeal yaşam; sabah kalkıp -uzun yıllar okullarda tüketilmiş zamanlarla takas edilmiş, dolgun maaşlı bir işe girmek ve akşam geç saatlerde eve dönüp bir önceki günü tekrar etmek için yarını beklemek midir?

Tam da böyle bir hayat yaşayan Erol, yaşamının böyle olmamasını en çok düşündüğü zamanların birinde, kendisini bu monoton günlerinden kurtaracak bir şey yapar. Yelkenli bir tekne kiralayarak, tek başına denize açılır…

Akşam geç saatlerde denize açıldığı bir gün, teknesi kayalıklara çarparak Rodos açıklarında alabora olur. Başından yaralanan Erol’u dalgalar yakın bir kıyıya sürükler. Yarı baygın kıyıya çıkan Erol ertesi gün kendini özel mülk olan Wink Adası’nda bulur. Burada kendisini dış dünyadan soyutlamış insanlar; birlikte çalışıp, birlikte üretiyordur. Adaya kolektif emek hâkimdir ve insanlar çok mutludur. Adada, kendi öz kaynaklarının yetmediği ürünleri her hafta getiren bir sistem kurulmuştur. Erol evine dönebilmek için bu ürünleri getiren tekneyi beklemek durumunda kalır.  Bu süre içerisinde yaşadıkları Erol’a unutamayacağı deneyimler katacaktır.

Bu modern zaman Utopia’sında yazar sizi -zamanı sadece kendisine ait olan- farklı kültürlerden insanlarla kominal yaşamı, kolektif emeği ve huzuru keşfetmeye çağırıyor.

“Belki hayat size de bir yerlerden göz kırpıyordur…”