Donatanın Petrol Kirliliğinden Doğan Sorumluluğu Ve Sınırlandırılması

Yazar: Gülfer Kuyucu Meriç

Filiz Kitabevi

xvii + 358 Sayfa

ISBN: 978-975-368-446-0

Boyut: 16.0 x 24.0

Karton Kapak – 1.Hamur

2017

(görsel: savaskitap.com, bilgi: savaskitap.com, hukukmarket.com, filizkitabevi.com, legalkitabevi.com)

 

Yük Alacaklısı Hakkı

Yazar: İbrahim Ağsakal

On İki Levha Yayıncılık

xvi + 306 Sayfa

ISBN: 978-605-5373-37-5

Boyut: 16.0 x 23.0

Amerikan Cilt – 1. Hamur

2011

(görsel ve bilgi: onikilevha.com)

Açıklama:

“Yük alacaklısı hakkı, deniz ticareti, medeni hukuk ve icra iflas hukuku alanları ile bağlantılı bir konu olmasına karşılık yük alacaklısı hakkının hukukun anılan alanlarından farklı düzenlenmesi zorunluluğu bulunmaktadır; fakat ilgili hükümlerinde bu durum genellikle göz ardı edilmiştir. Türk Ticaret Kanunu’nun 1258. maddesinde toplu olarak ifade edilen, fakat özellikleri değişik hükümlerde dağınık olan yük alacaklısı hakkı, bu çalışmada tüm yönleri ile incelenmiş ve esasen kanunda düzenlenmesi gereken söz konusu farklılıklar, değerlendirmelerimizle birlikte ayrıca ele alınmıştır.”

“Türk Ticaret Kanunu konusunda, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde 13 Ocak 2011’de kanunlaşıp 14 Şubat 2011 tarih ve 27846 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan ve 1 Temmuz 2012’de yürürlüğe girecek yeni bir düzenleme bulunmaktadır. Bu Kanun ile deniz ticareti kısmında önemli değişiklikler öngörülmektedir. Nitekim bu değişikliklerden biri de yük alacaklısı hakkının kaldırılmasıdır. Buna gerekçe olarak Türk Medeni Kanunu’da yer alan hapis hakkının yük alacaklısı hakkının yerine geçebilecek nitelikte bir hak olması ve özellikle kanunlar arasında uyum sağlanması gösterilmiştir. Ayrıca yeni Kanun ile getirilen ve çalışmamızı doğrudan ilgilendiren bir diğer durum da deniz ödüncü kurumunun kaldırılmasıdır. Bu çerçevede deniz ödüncü dışındaki hallerde alacak hakkının sahibine yük alacaklısı hakkından önemli farklılıkları bulunan bir güvence olarak hapis hakkı verilmektedir. Bu çalışmanın ilgili kısımlarında 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndaki durum ve özellikle değişiklikler ele alınarak, Yeni Kanun yürürlüğe girdiğinde söz konusu olacak farklılıklar ayrıca incelenmiştir.” (Giriş bölümünden)

Bağlantı:

http://www.onikilevha.com/images/books/9786055373375.pdf

 

Büyük Keşif Gezisi – Kaplan Gözü Maceraları – Kristof Kolomb İle Yolculuk

buyuk_kesif_gezisi-270x403

Yazar: Frank Schwieger

Çevirmen: Recep Özbay

Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları

128 Sayfa

ISBN: 9786053329244

Boyut: 13.0 x 19.5

2017

(görsel ve bilgi: iskultur.com.tr)

Açıklama:

İspanya 1492: On yaşındaki Luis sabah erken saatlerden gecenin geç saatlerine kadar çalıştığı lokantayı terk etti ve iş aramaya başladı. Tam da o gün limandan üç gemi hareket edecekti. Gemilerin batıya doğru ta Hindistan’a gideceklerini öğrendi. Bir kurnazlıkla Santa Maria gemisine çıktı ve geminin ambarına saklandı. Luis açık denizde yakalanınca, Kaptan Kristof Kolomb onun gemiden atılmasını emretti. Ama o sırada gemideki bir miço hastalandı…

Bölümler:

-Buradan gitmeliyim!

-Zipangu yolunda

-İskelenin üzerinden

-Erguvan rengi halının üzerinde

-Onu denize atın!

-Kara göründü!

-Biz arkadaşız!

-Bir Noel hediyesi

-Zafer

 

Deniz Kurdu – Kısaltılmış Metin

iscocuk_deniz_kurdu-270x405Yazar: Jack London

Uyarlayan: Bülent O. Doğan

Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları – İş Çocuk Klasikleri

96 Sayfa

ISBN: 9786053329916

Boyut: 13.0 x 19.5

2017

(görsel ve bilgi: iskultur.com.tr)

Açıklama:

Zengin bir beyefendi olan Humphrey Van Weyden arkadaşını ziyarete giderken bindiği gemi batar. Kazadan kurtulur, ama denizin ortasında tek başına kalmıştır. Artık umutsuzluğa kapıldığı sırada fok avına çıkmış bir gemiye rastlar ve kurtarılır. Ancak karaya çok yakın olduğu hâlde geminin kaptanı adama ihtiyacı olduğunu ve onu tayfa olarak çalıştıracağını söyler. Kaptan çok zeki, acımasız ve tehlikeli bir adamdır ve onları şaşırtıcı bir macera beklemektedir.

Eğlenceli Bilim – Su Altı

 

111133_buyuk

Yazar: Monika Wittmann

Görseller: Daniel Sohr

Çevirmen: Aylin Gergin

Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları

24 Sayfa

ISBN: 9786052950128

Boyut: 22.0 x 22.0

Karton  Kapak – Kuşe Kağıt

2017

(görsel: ilkekitap.com, bilgi: ilkekitap.com, idefix.com, iskultur.com.tr)

Açıklama:

Göllerde, derelerde, nehirlerde, denizlerde ve okyanuslarda, yani suyun altında keşfedilecek çok şey var: Balıklar, kuşlar, petrol adaları, yük gemileri, balıkçı tekneleri, denizaltılar, mercanlar, gök balinalar… Peki batan hazine sandığında neler saklı sence?

Kaptan Hatteras – Birinci Cild

Yazar: Jules Verne

Çevirmen: Ferid Namık Hansoy

İnkılap Kitabevi – Jules Verne Eserleri Koleksiyonu

332 Sayfa

Boyut: 12.8 x 18.9

Karton Kapak – 2. Hamur

1945

Kaptan Hatteras – İkinci Cild

Yazar: Jules Verne

Çevirmen: Ferid Namık Hansoy

İnkılap Kitabevi – Jules Verne Eserleri Koleksiyonu

334 Sayfa

Boyut: 12.8 x 18.9

Karton Kapak – 2. Hamur

1945

Açıklama:

MÜTERCİMİN NOTU

Jules Verne’nin (Harikulade seyahatler) ismi altında yazmış olduğu bir çok eserlerden ilmi ve fenni malumat itibarile yüksek bir değeri ihtiva eden (Kaptan Hatteras) ı bitirmiş bulunuyoruz.

Bununla beraber, henüz yeni yetişen ve tahsil çağında bulunan genç okuyucularımıza, eserin mevzuuna temas eden tamamlayıcı mahiyetteki kısa bir malumatı vermeği lüzumlu görmekteyiz.

İlim ve fennin hemen her şubesile alakadar olmak, bilhassa tarih, coğrafya, kozmoğrafya ve astronomi ilimlerinin hemen her mevzuu üzerinde etüdler yapmak suretile roman tarzında kısa, fakat çok özlü bilgi aşılamak ve daima okuyucularına bir şeyler öğretmek gayesiyle bütün hayatı boyunca bir kütüphaneyi dolduracak kadar eser yazmış olan Jules Verne, kendi görüşlerine ve hesaplarına nazaran bir çok faraziyeler ileri sürmüş ve bu faraziyelerin hemen hemen bir çoğu tahakkuk etmiştir. Geçmiş zamanda, yani bundan en aşağı elli yıl önce, bir hayal mahsülü olarak telakki edilen bu eserleri bugün de seve seve okumaktayız ve ileri sürülen düşüncelerin ne kadar isabetli olduğunu takdir etmekteyiz.

Mesela, (Denizler altında yirmi bin fersah) isimli eserde, tahayyül edilmiş olan şeylerin ekserisi bugün bir hakikat olmuştur. (Havada seyahat) isimli eserdeki hava gemisi (Albatros) da, bugünkü terakkiyatin en mükemmel bir örneği olan uçan kalelere kısmen tahakkuk etmiş sayılmaktadır.

Jules Verne, (Kaptan Hatteras) ismindeki eserini yazdığı sıralarda, gerek kuzey, gerekse güney kutuplarına varmak gayesini güden bir çok seyahatler yapılmış ve seyahatlerde bir çok kaşiflerin muvaffakiyetsizliklere uğradıkları, seferi hey’etlere iştirak eden binlerce insanın bu uğurda hayatlarını feda ettikleri anlaşılmış ve bütün bu hadiseler kutupların keşfi tarihine mal olmuştur.

Bir roman olarak yazılmış bulunan bu eserde, kutup seyahatleri hakkında verilmiş malumat hakikate tamamen uygundur ki, bu seyahatlerin en son tarihi, romanda da belirtildiği gibi, 1860 yılına kadar dayanmaktadır.

Halbuki, bu tarihten sonra, gerek kuzey, gerekse güney kutbuna doğru bir sürü seyahatler yapılmıştır. Kaptan Hatteras isminde muhayyel bir İngiliz seyyahın romanının kahramanı yapmak, kuzey kutbunu bu kaptana keşfettirmek ve arz kürresi kutup noktalarının basıklığını hesaba almak suretiyle kuzey kutbu bölgesi hakkında bazı faraziyeleri ileri süren Jules Verne, yapmış olduğu hesaplarda kısmen yanılmış ve tasavvurlarının bazıları tahakkuk etmemiştir. Bu itibarla, genç okuyucularımızın kuzey kutbu hakkında yalnış bir bilgi sahibi olmaları endişesile, şu malumatı vermek lüzumu karşısında kalmış bulunuyoruz.

Bir çok denizciler, on sekizinci ve on dokuzuncu asırlarda şimal mıntıkalarının kutba en yakın olan kısımlarına varmak hususunda bir sürü seyahatler yapmış iseler de, hiç biri kutup noktasına varamamış ve bu seyahatler, nihayet kuzeye doğru ilerlemekten ve bir çok yerlerin keşfinden ibaret kalmıştır. Kaşifler içinde, en ileri gitmiş olan İngiliz denizcilerden William Edward Parry’dir ki, bu zat, bir sürü keşifleri arasında bilhassa Melville adasını keşfetmiştir.

Kuzey bölgesine yapılan seyahatlerden sonra, on dokuzuncu asrın ortasından itibaren kutba doğru seyahatler başlamıştır ki, bu seyahatler, romanda da belirtildiği gibi, çok değişik safhalar arzetmektedir.

Kuzey kutbuna, ilk defa olarak, 6 Nisan 1909 tarihinde, Amerikalı Robert Edwin Peary varmağa muvaffak olmuştur.

1923 yılında, kuzey kutbu üzerinden uçakla geçebilmiş, uçağın buzlar üzerine inmesine imkan görülmediği için tam kutup noktasına bir bayrak atılmıştır. Bundan sonra, 1938 yılında, Papapine ismindeki bir Rus da, nakliye uçakları, radyo cihazları ve saire gibi her türlü modern teknik vasıtalarla kutup seyahatini tamamlamıştır.

Riyazi esaslara göre, kutup noktası olarak tesbit olunan kısmın temamen bir buz sahasından ibaret olduğu görülmüştür ki, bu keşiflerin matematik bir doğruluğu ihtiva edip etmediği hakkında her ne kadar biraz şüphe mevcut ise de, kutup noktasında volkan ve açık deniz faraziyelerinin kabulüne imkan görülmemektedir.

Ferid Namık Hansoy

Türk Deniz Kuvvetleri – Anavatanda Güvende Olmak İçin, Denizde Güçlü Olmak; Dünyada Söz Sahibi Olmak İçin, Tüm Denizlerde Var Olmak…

Ortak Çalışma Eseri

Türk Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Yayınları – T.C. Deniz Basımevi

226 Sayfa

ISBN: 978-975-409-700-9

Boyut: 24.6 x 22.8

Sert Kapak – Kuşe Kağıt

Açıklama:

ÖNSÖZ

Tarih boyunca insanlık için vazgeçilmez bir hayat alanı olan denizlerin önemi her geçen gün artmaktadır. Tarihsel tecrübeler, deniz ve denizcilik kültürünün, gelecek nesillere bırakılabilecek en önemli miraslardan birisi olduğunu göstermektedir. Bu gerçeğin ülkemizde daha iyi anlaşılması ve benimsenmesi, milletimize daha müreffeh bir gelecek hazırlamak adına büyük önem taşımaktadır.

Türk Deniz Kuvvetleri, 1000 yıla yakın gururlu geçmişinden devraldığı güçlü mirası, daha da parlak bir geleceğe taşımak üzere Cumhuriyetimizin 100’üncü yıldönümüne doğru emin adımlarla ilerlemektedir. Deniz Kuvvetlerimiz, sahip olduğu nitelikli insan gücü, eğitim alanında yaptığı yatırımlar, ulusal savunma sanayine öncülük eden milli tasarım ve üretim faaliyetleri ile Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün gösterdiği “Mükemmel ve Kaadir Bir Donanmaya Sahip Olmak” hedefine ulaşmak üzere, “Tam Yol İleri” süratle sonsuz maviliklere doğru seyretmektedir.

Türk Deniz Kuvvetleri’ne, ülkemiz savunması, gelişen ekonomik ve diplomatik ilişkilerinin desteklenmesi, Karadeniz, Ege ve Akdeniz başta olmak üzere milletimizin tüm denizlerindeki hak ve menfaatlerinin korunması açısından barış döneminden itibaren çok önemli görevler düşmektedir.

Türk Deniz Kuvvetleri, donanma unsurlarının sahip olduğu esneklik, uzun süreli harekat, kendi kendine yeterlilik, hareketlilik ve açık denizlerde serbestçe dolaşabilme özellikleri sayesinde deniz, hava ve kara ortamında etkin bir şekilde görev yapabilecek imkan ve kabiliyetlere sahip önemli bir kuvvettir.

Gücünü milletinden alan Türk Deniz Kuvvetleri’nin misyon ve vizyonunu, milli ve uluslararası sorumluluklar çerçevesinde icra ettiği faaliyetleri ve geçmişten taşıdığı zengin denizcilik kültürünü daha etkin bir şekilde anlatmak maksadıyla hazırlanan “Türk Deniz Kuvvetleri Kitabı”, orta öğrenim öğrencilerinden akademisyenlere, sokaktaki vatandaşımızdan bürokrat ve askerlere kadar, geniş bir kitleye hitap edecek şekilde hazırlanmıştır.

Türk Deniz Kuvvetleri’nin görsel ağırlıklı ve sade bir dille anlatan “Türk Deniz Kuvvetleri Kitabı”nın, milletimizde var olan deniz ve denizcilik sevgisini sürekli canlı tutacağını ve her kesimden insanımıza faydalı olacağını umuyor, milletimizin ve Türk Silahlı Kuvvetlerimizin ufuklarının sonsuz, yolunun açık olmasını temenni ediyorum…

Bülent Bostanoğlu

Oramiral – Deniz Kuvvetleri Komutanı

İçindekiler:

-Önsöz 1

-Misyon & Vizyon 13

-Türk Dış Politikası Ve Deniz Kuvvetleri 23

-Ekonomi Ve Türk Deniz Kuvvetleri 45

-Türk Deniz Kuvvetleri’nin Deniz Güvenliğine Katkıları 57

-Milli Savunma Sanayi Ve Deniz Kuvvetleri 109

-Türk Denizcilik Tarihi Ve Kültürü 125

-Temel Değerler 145

-Resimlerle Deniz Kuvvetleri 155

Kız Kulesi

kız kulesiYazar: Tuncer Baykara

Türk Tarih Kurumu Yayınları

191 Sayfa

ISBN: 975-16-1715-4

Boyut: 15.5 x 23.6

Karton Kapak – 1. Hamur

2004

Açıklama:

GİRİŞ

İstanbul’un en güzel köşelerinden birisi, Boğaz ve Boğaz’ın en dikkati çeken yerlerinden birisi, Üsküdar açıklarındaki Kız Kulesi’dir. Denizin ortasında zarif bir manzaraya sahip bu Kule, güzelliği ile gözlerde, ilgi çekici efsanesi ile kulaklarda hoş bir hatıra bırakır. Adını, vaktiyle buraya kapatılan bir kızdan aldığına inanılır, üzerinde fazla düşünülmeden, Boğaz’ın bir başka güzelliğine dalınır.

Yaz mevsiminin denizle iç içe geçen günlerinde, Akdeniz kıyılarında, Silifke ile Mersin açıklarında denizin ortasında bir kale dikkati çeker. Bu kalenin adı Kız Kalesi’dir; hemen ilgilenir ve yöredekilerin onunla ilgili olarak anlattıkları efsaneye kulak veririz. İstanbul’daki ile benzerlik gösteren bu efsanenin üzerinde de fazla durmadan kulağımıza radyodan bir türkü çalınır: “Afyon’un içinde vardır kalesi”. Türkülerde “kale”lerden çok olarak söz edildiğinden üzerinde durulmaz; fakat hemen ardından bakarız ki “kalesinde Kızlar Kulesi” de varmış.

Bazen çok uzaklardan bazı hatıralar bize kadar ulaşır. Macaristan’dan gelenler, Budapeşte’de, Tuna ortasındaki adalardan birisinin Kız-Adası diye anıldığını söylerler. Hemen ardından bir yeniçerinin aşk hikayesini de ekleyerek adın veriliş sebebini söylemeye çalışırlar.

Seyyahlar, Evliya Çelebi’den başlayıp, yakın dönemlerin Avrupalarına, ünlü tarihçilerden (M.Michaud) ünlü askerlere (Von der Goltz) kadar, yüzyıllardır gezip gördükleri yerlerdeki Kız Kulelerinden söz ederler. Onlar çok farklı yörelerde (Dimetoka’dan Efesos, İznik veya Alaiye) bu ismi taşıyan yerleri görmüşlerdir. Böylesine isimler kimisinin zihnini de kurcalamış, kendilerince sebep bulmaya çalışmışlardır (J. Dallaway, J. Morier). Bugün iki örneğini pek çok insanın kesinlikle bildiği bu adları çoğaltmak mümkündür. O zaman akla, bu adlar takılıverir ve kimi zaman da hangi gerçeği yansıtmış olabileceğini de düşündürür.

Gerçi, konu, daha önceden başkalarının da dikkatini çekmiştir. Nitekim, Türk folkloru ve inanışlarıyla ilgili çalışmaları olan F.W. Hasluck tarafından ele alınmıştır. Ancak o, ilmi esaslara uymuş olmakla birlikte, bazı hususlarda peşin hükümden kurtulamamışa benziyor. Bu arada Hasluck için önemli olan, bir yerin kız kulesi adını taşımasından çok, orada bazı efsanelerin oluşmasıdır. Bu yüzden olsa gerek, mesela seyyah A. Choisy’de Çavdarhisar harabelerine Kızlar Sarayı dendiğinden bahis yoksa da, Hasluck, efsanesinden söz ettiğinden, dolayısıyla bu intiba hasıl olmaktadır. Yoksa bizzat kendisi mi duydu, bunu belirtmiyor.

Hasluck’ın makalesinin özetini, inceleme kısmında ayrıca vereceğimiz için, şimdilik bu kadarla yetiniyoruz.

Bilindiği gibi, bütün insanlarda, kızlarla ilgili efsaneler çoktur. Bu arada, Yunan dünyasının ünlü efsanevi bilgisi Amazonlar gibi, öteki kayıtlar akla gelebilir. Bütün bunlar da göz önüne alınarak, sözünü edeceğimiz bunca ismin taşıdığı gerçeği çözümlemek gerekmektedir. Ancak hemen belirtelim ki, bunun için esas olarak efsaneler alınıp yorumlara gidilmeyecektir. Bunun sebepleri de ileride görülecektir.

İsimler, tarihin bir hayli derinliklerinden devam edip gelmektedir. Çok daha eskilere gitmiş olması muhtemel olmakla birlikte, XV. yüzyıldan bu yana, Anadolu sahasında bu isimleri kesinlikle tesbit edebiliyoruz. Fakat asıl büyük çoğunluğu, halen yaşamaya devam eden isimlerdir.

Pek muhtemel olarak günümüzde kaybolanları da hesaba katarsak bu adlar, genellikle unutulmaya başlamıştır. İşte bugün hiç olmazsa önemli bir kısmını tesbit ettiğimiz bu isimleri ve özelliklerini inceliyerek bir hüküm vermek imkanımız olabilir.

Kız kulesi adı Türkçe olduğuna göre, Türkleri ilgilendirdiği muhakkaktır. Ancak bu gerçeğe,  daha başka unsurların etkisini araştırmak da olağandır. Bu unsurlar, efsaneler başta olmak üzere hemen her hususta göz önüne alınacaktır.

Konu ile ilgili olarak öncelikle, bu adı taşıyan yerlerin bilinmesi gerekmektedir. Bu adı taşıyan yerlerin, bilinen özellikleri ile bir kütüğü, ilk yapılacak iş olmalıdır. Bunun için, kaynaklarımız, kısmen yukarıda da belirttiğimiz gibi, tarihi kaynaklar, seyahatnameler, tahrir defterleri, gazeteler ve özellikle sözlü bilgilerdir. Kayıtlar çoğunlukla sadece bir isim olarak geçmekle birlikte, sonraki araştırıcılar için önemli bir hareket noktası oluşturabileceklerdir. Bu sebeple bilgi ve örnek olabilme imkanına göre, kız-kuleleri hakkındaki bilgiler farklı olabiliyor.

Kız-kulesi yer isimlerinin bilinmesinden sonradır ki, bu isimlerin ifade etmek istediği mana veya yansıttığı gerçeğin aranıp belirlenmesine çalışılacaktır. Burada tek bir kız-kulesi değil, kız-kule veya kaleleri söz konusu edilecektir.

İçindekiler:

ÖNSÖZ VII

GİRİŞ 1

1.BÖLÜM: KIZ KALE VE KULELERİNİN KÜTÜĞÜ 4

A. Deniz, Göl Veya Nehirlerdeki Adacıkların Üzerinde Bulunanlar 4

B. Kale Veya Şehir Tahkimatının Bir Parçası Olan Kız Kuleleri 16

C. Yalçın Bir Tepede Veya Düz Bir Alandaki Yüksek Ve Yekpare Kız Kuleleri 30

II. BÖLÜM : KIZ İLE İLGİLİ ÖTEKİ KAYITLAR 58

A. Kız-lar Sarayları 59

B. Kız Adlı İskan Yerleri ve Adları 62

C. Kız Taşı 63

Ç. Kız Geçitleri 66

D. Kızla İlgili Öteki Hususlar 70

E. Doğunun Ünlü Kadınları 74

III. BÖLÜM : İNCELEME 78

A. Neden Kız Kulesi 78

  1. Kaynaklardaki Bilgilere Genel Bakış 78
  2. Amazonlar ve Öteki Kadınlar Ülkesi Rivayetleri 81
  3. XIV. ve XV. Yüzyıl Bilgileri 83

B. Kız Kulesi Adı 89

  1. Adın Tarihi (=Eskiliği) 89
  2. Adın Özelliği 90
  3. Adın Kökeni 92

C. Kız Kulelerinin Yerleri 96

  1. Dünya Üzerinde Yerleri 96
  2. Yakın Coğrafyaları 97
  3. Kız Kulesi’nin Yapı Mimari Olarak Özellikleri 98
  4. Yapılış Tarihleri 100

D. Öteki Meseleler 104

E. Genel Sonuçlar 108

BİBLİYOGRAFYA 121

EKLER 127

COĞRAFİ ADLAR DİZİNİ 169

RESİMLER 175

Çanakkale Boğaz Savunması – Şahi Toplardan Savaş Gemilerine

Yazar: Michael Forrest

Çevirmen: İsmail Hakkı Yılmaz

Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları – Çanakkale Savaşı Dizisi

368 Sayfa

ISBN: 9786053329787

Boyut: 12.5 x 20.5

Karton Kapak – 2.Hamur

2017

(görsel: iskultur.com.tr, bilgi: iskultur.com.tr, alternatifkitap.com)

Açıklama:

İstanbul’a hâkim olup Osmanlı İmparatorluğu’nu kısa yoldan I. Dünya Savaşı dışı bırakmak isteyen İtilaf Devletleri, dönemin en büyük ateş gücüne sahip savaş gemileriyle Çanakkale Boğazı’nı denizden zorlama kararı aldılar.

Hesapları, Boğaz boyunca sıralanan topları saf dışı ettikten sonra mayınları temizleyerek Marmara Denizi’ne  ulaşmaktı.

Osmanlılar ise başkentlerinin kilidi olan bu önemli suyolunu, 61’i Alman Krupp üretimi ağır top olmak üzere tabya ve bataryalara yerleştirdiği çeşitli tür ve kalibrelerdeki 238 topla, on bir mayın hattıyla, torpil istasyonlarıyla ve iki denizaltı ağıyla savunuyordu.

Muharebe, 18 Mart 1915’te cenk olundu. Düşmanın o koca donanması, savunmanın yoğunlaştığı Darboğaz’ın yanına bile yaklaşamadan, hak ettiği cevabı aldı ve ağır kayıpla dönüp gitti.

Alanında önemli bir kaynak kabul edilen elinizdeki kitap, Türklere muhteşem 18 Mart 1915 zaferini getiren Çanakkale Boğazı’ndaki savunmayı oluşturan tahkimatları, ağır topları, mayınları ve torpilleri ayrıntısıyla incelemektedir.