Amerika’nın Yeni İhtiyatlı Dış Politikası : Akıllı Güç’ün Pasifik Vizyonu

Akıllı Güç'ün Pasifik VizyonuYazar: Yusuf Ertuğral

Cinius Yayınları

230 Sayfa

ISBN: 9786053231011

Boyut: 14.0 x 21.0

2. Hamur

2014

(görsel: dr.com.tr, bilgi: bkmkitap.com, inkilap.com)

Açıklama:

Bu kitap çalışmasında, Amerika Birleşik Devletleri’nin 44. Başkanı Barack Hussein Obama döneminde ABD’nin yeni ihtiyatlı dış politikası “Akıllı Güç”ün Asya-Pasifik’teki yansımaları ve gelecekte ne şekilde gelişebileceği üzerinde durulmuştur. “Akıllı Güç” terimi, dış ilişkilere yönelik yeni Amerikan yaklaşımının yumuşak güç diplomasisi araçlarını, yardımını ve liberal normlar ile birlikte silahlı kuvvetlerin geleneksel sabit güç araçlarını bir arada toplamaktadır. Buna göre Başkan Obama’nın Ocak 2009’dan Kasım 2012’ye kadar süren birinci başkanlık döneminde sergilediği Asya-Pasifik eksenli dış politikasını ve bu dönemde alt yapısını oluşturduğu hegemonik güç odaklı politikalarını, Kasım 2012’den sonra ikinci başkanlık döneminde de “Akıllı Güç” kurgusu altında sürdürmesi beklenmektedir.

“Akıllı Güç” ve ABD’nin değişen dünya koşulları sonucu önemi gitgide artan Pasifik bölgesinde Akıllı Güç’ü neden-nasıl kullandığı ve kullanabileceğidir. Bu bağlamda giderek karmaşık bağımlılık ilişkilerine bürünen Asya-Pasifik bölgesinin siyasi, ekonomik ve diplomatik politikaları analiz edilecektir. Pasifik bölgesinin önemli temel aktörlerinden olan Çin’in yükselen profiline karşılık ABD’nin tepkisi ve buna karşılık aldığı önlemler incelenecektir. Dolayısıyla Tayvan, Singapur, Malezya, Myanmar, Güney Kore, Japonya, Sri Lanka, Hindistan, Avustralya, Vietnam ve Filipinler gibi ülkelerin ABD’nin yeni ihtiyatlı dış politikası “Akıllı Güç” kapsamında, ABD’nin bölgesel politikaları açısından anahtar önemde oldukları görülecektir.
(Tanıtım Bülteninden)

 

Uluslararası Seyahat Ve Vize Anlaşmaları – Türkiye’nin Vize Politikası Ve Uygulamaları

Uluslararası Seyahat ve Vize Anlaşmaları: Türkiye’nin Vize Politikası ve Uygulamaları

Yazar: Birol Yakan

Nobel Akademik Yayıncılık

582 Sayfa

ISBN: 978-605-320-038-3

Boyut: 16.0 x 23.5

2015

(görsel: dr.com.tr, bilgi: nobelkitap.com, bkmkitap.com)

Açıklama:

Eserde, Türkiye’nin 1950’li yıllardan günümüze kadar imzaladığı ve hâlen yürürlükte olan seyahat, vize kolaylığı, vize harcı ve vize muafiyeti gibi uluslararası tek taraflı ve çok taraflı anlaşmaları, Türkiye’nin vize politikası ve uygulamaları, Avrupa Birliği vize müktesebatına uyum çalışmaları, Türk ve yabancı ülkelerin pasaport türlerine göre karşılaştırmalı vize rejimi uygulamaları konu edilmiştir.

Eser, 130 ülke ve 4 uluslararası kuruluş ile imzalanan toplam 176 uluslararası metin içermekte, ayrıca eserde 199 ülkenin karşılaştırmalı vize rejimi ve uygulamaları anlatılmaktadır.

Kapsamı bakımından aşağıdaki kategoriler de faydalanılabilecek bir kaynak ve rehber niteliği taşımaktadır:

-Karşılaştırmalı ülke vize rejimleri ve uygulamaları

-Vize muafiyeti, vize ve vize harcı kolaylığı anlaşmaları

-Vizesiz seyahat hakları

-Kimlik kartıyla seyahat imkânları

-Turizmciler ve tur operatörleri

-Yat sahipleri ve mürettebatları

-Uçuş personeli

-Profesyonel sürücüler

-Denizadamları (gemiciler/denizciler)

-Misafir öğretim görevlileri

-Uluslararası öğrenciler ve değişim programları

-Tatil ve çalışma / çalışarak tatil programları

-Çalışma (ev hizmetlileri, bakıcılar vs.) ve stajyerler

-Diplomatik ve Konsüler Misyon mensupları

-İş adamları ve iş kadınları

-Ticari ve turistik vizeler

Ülkelerin vize rejimleri ve uygulamaları, günün şartlarına göre yeni düzenlemeler ve değişiklikler gösterebilmektedir. Bu sebeple, kıymetli okuyucularımızın, ilgili ülkenin vize bilgilerini seyahatlerinden önce ilgili ülke konsolosluklarından teyit etmeleri ve seyahatleri sırasında, ülkeler arası anlaşmalardan doğan, seyahat haklarına ilişkin karşılaştıkları farklı düzenlemeleri ilgili mercilere iletmeleri önem taşımaktadır. (Tanıtım Bülteninden)

Şanlı Yavuz Ve Midilli

Şanlı Yavuz ve Midilli

Yazarlar: Th. Kraus, Karl Dönitz

Çevirenler: Mehmet Çağrı, Güray Yalavaç

Demir Yayınları

269 Sayfa

Boyut: 12.9 x 19.5

Karton Kapak – 3. Hamur

1974

Açıklama:

Giriş

Bu kitap, Almanların Göben (sonra bizim YAVUZ) savaş kruvazörü ile Breslau (sonra bizim MİDİLLİ) hafif kruvazörünün, Birinci Cihan Savaşı patlak verdiği zaman bulundukları Orta Akdenizden nasıl kaçıp Türkiye’ye sığındıklarını ve sonra Türk bayrağı altında Ruslara karşı nasıl savaştıklarını anlatıyor.

Kitap iki kısımdır: Birinci kısım, Göben’in bir subayı tarafından anlatılıyor. İkinci kısım ise, o zaman Breslau’da, (Midilli’de) üsteğmen olan Karl Dönitz tarafından anlatılmaktadır. Kitabın yazıldığı sırada yarbay olan bu Karl Dönitz, İkinci Dünya Savaşında Alman denizaltılarının kumandanı olmuş, sonra Alman Deniz Kuvvetleri Kumandanı ve sonra savaşın nihayetinde Hitler’in vasiyeti gereğince, Almanya’nın devlet başkanı olmuştur.

Kitapta anlatılan hadiseler sırasında her iki gemi de yepyeniydi. Göben savaş kruvazörü, 28 Mart 1911’de Hamburg’ta Blohm und Voss tezgahlarında denize indirilmişti. 23.000 tonluktu. 10 tane 28 santimlik, 12 tane 15 santimlik, 12 tane 8,8 santimlik topu, ayrıca 4 tane torpido kovanı vardı. Sürati 28 mil, uzunluğu 186 metre, mürettebatı 1013 kişi idi.

Breslau hafif kruvazörü 16 Mayıs 1911′ de Baltık Denizinde, Stettin’de, Vulkanwerft tezgahlarında denize indirilmişti. 4550 tonluktu. 12 tane 10,5 santimlik topu ve iki tane torpido kovanı vardı. Sürati 27,6 mil, uzunluğu 136 metre, mürettebatı 373 kişi idi.

Her iki gemi de teknik ve kalite bakımından o yıllarda kendi sınıflarında en üstün sayılıyorlardı.

Savaş birden bire patlak verdiği zaman anavatan sularından uzaklarda bulunan bu iki gemi, Tuğamiral Souchon’un kumandasında Almanların Akdeniz filosunu teşkil ediyordu ve Adriyatik Denizinin en kuzeyindeki Avusturya’nın Pola deniz üssünden hareket etmiş bulunuyorlardı.

Kitapta hadiselerin daima ve yalnız Almanlarm duygu ve düşüncelerine göre değerlendirilmekte oluşu ve Türklere ait hükümlerde bazan büyük bilgi eksiklikleri görülmesi, zaman zaman biz Türklerce yadırganacak derecelere varmaktadır. Ama bu durum da, esere, bir tarih vesikası olarak düşündürücü bir özellik veriyor.

Kitaptaki fotoğraflar eserin Almanca aslından alınmıştır ve şimdiye kadar Türkiye’de hiç yayınlanmamıştır. Hareket ve savaş sahnelerini tespit eden fotoğraflar tarihi vesika mahiyetindedir.

Çevirenler : M. Çağrı – G. Yalavaç

İçindekiler:

-Giriş

-Birinci Kısım – Şanlı Yavuz 9-106

1-Durum ciddileşiyor 11

2-Savaş için denize açılıyoruz 20

3-Cezayir kıyısında 25

4-İngiliz zırhlı kruvazörleriyle yarış 29

5-Çörçil ne diyor? 40

6-“Tarafsız” Mesina’da geçen 33 saat 45

7-Denize açılıyoruz 52

8-Takip yeniden başlıyor 62

9-İngilizlerin son tedbirleri 71

10-Ege Denizinde dolaşıyoruz 77

11-Çanakkale’de 84

12-Türk Donanmasına katılıyoruz 92

-İkinci Kısım- Midilli 107-260

13-İstanbul’da 109

14-“Elinizde geleni yapınız” 112

15-Novorossisk’e hücum 119

16-Karadeniz’in doğu köşesinde 129

17-Nihayet düşmanla karşılaşıyoruz 137

18-Düşman gözüyle Yavuz ve Midilli 150

19-Kış savaşları 162

20-Rusların yortusu 178

21-Noel gecesinde çatışma 190

22-Ruslar fırsatı kaçırıyor 192

23-Rus filosuyla çarpışma 201

24- Limanda geçen günler 210

25-Kömür yolunu koruyoruz 219

26-“İmparatoriçe Mariya”nın ateşi altında 228

27-Düşmanı nasıl elden kaçırık? 246

28-Son akın 251

-Ek Bölüm – 1914’te Türk Ve Rus (Karadeniz) Donanmaları 261-269

Birinci Dünya Savaşı Ve Çanakkale’de Türk Donanması

Birinci Dünya Savaşı ve Çanakkale’de Türk Donanması

Yazar: Fevzi Kurtoğlu

Hazırlayanlar: Ali Fuat Örenç, Levent Düzcü

Zeytinburnu Belediyesi Kültür Yayınları

340 Sayfa

ISBN: 978-605-85988-8-1

2016

(görsel: zeytinburnu.istanbul, bilgi: zeytinburnu.istanbul, dr.com.tr)

Açıklama:

Sunuş

Bizler, Zeytinburnu Belediyesi olarak, faaliyetlerimizi mutlaka tarihi kökenlerimizi de değerlendirerek planlıyor ve ona göre gerçekleştiriyoruz. Günümüzde yerel yönetim faaliyetlerinin, ancak tarihi bir arka-plana dayandığında anlamlı olabileceğine inanıyoruz.

Dolayısıyla, Zeytinburnu Belediyesi olarak yalnızca somut alt-yapı projelerine değil; kültür, tarih, sanat ve sair alanlardaki projelerimize özel önem atfediyoruz. Memleketimizin tarihi derinliklerine eğilmeyi, önemli bir unsur olarak gündemimizde tutuyoruz. Günümüzün imkanlarını tarihi moral gücümüzle birlikte değerlendirmenin ve ülkemizin geleceği için seferber etmenin heyecanını yaşıyoruz.

Bu anlayış içinde, 2002 yılında vatandaşlarımızı 1. Dünya Savaşı ve Çanakkale muharebelerinin geçtiği bölgelere bizzat götürmeye başladık. Ülkemizin birliğinin, dirliğinin, yakın geçmişteki büyük imtihanının o toprakların ruhunda var olduğuna inanıyorduk. İstiyorduk ki insanlarımız da gitsinler ve bizzat görsünler. Yerinde müşahede etsinler.

Çok şükür, Çanakkale seferlerini gerçekleştiren ilk belediye olmanın gururunu hep yaşadık. Ve gördük ki, bizim için oldukça önemli ve anlamlı bir yolculuk olan Çanakkale seferleri, milletimiz tarafından da coşkuyla benimsendi. Yüz binlerce vatandaşımızla bu yolculuklarda her yıl birlikte olduk. Ardından başka yerel yönetimlerimiz de benzer seferlere başladılar. “Çanakkale Yolculuğu” gibi derin manalar içeren bir kültür olayının yaygınlaşmasına ön ayak olmaktan hep büyük bir mutluluk duyduk.

Çanakkale ile ilgili faaliyetlerimiz bu seferlerle sınırlı değil elbette. Çanakkale’de yatan şehitlerimize bir vefa borcu olarak, oradaki bir şehitliğimizi kazılarla ortaya çıkarıp düzenledik. Soğanlıdere Şehitliği’ni ihya ettik. Soğanlıdere Şehitliği, bölgeyi her yıl ziyaret eden herkesin dikkatini çekmekte, takdirini kazanmaktadır.

Ayrıca büyük bir “Çanakkale” belgesel filmi gerçekleştirdik. Görsel gücüyle, belgelediği tarihi olaylar ve ele aldığı konularla büyük bir dökü-drama olan bu film projemiz, belediyemizin hem vatandaşlarımıza, hem de ilim camiasına bir hediyesidir.

Ülkemizin tarihi ile ilgili yaptıklarımız elbette bunlarla sınırlı değil. Daha bir çok kitap, dergi, belgesel vs yayınımız var ve bunların sayısı bir plan-disiplin çerçevesinde artmaktadır.

Ciddi bir planlama ve süreç işi olan “Kamu Yayıncılığı” alanında gerçekleştirdiğimiz faaliyetlerle bir önemli ödülün de sahibi olduk. Belediyemiz, Türkiye Yazarlar Birliği tarafından 2014 Yılı Kamu Yayıncılığı Ödülü’nü kazanmış oldu.

Elinizdeki bu önemli çalışma ise bu faaliyetlerimizin bir devamı, çok önemli bir halkası. Zeytinburnu Belediyesi olarak bizlerin yıllardır sürdürdüğümüz ciddi tarih yayıncılığının son örneği.

Birinci Dünya Savaşı ve Çanakkale Muharebeleri, elbette birçok açıdan ele alındı ve şu ana kadar belgelendi, kitaplaştırıldı ve perdelere aktarıldı. Ancak, nedendir bilinmez, çok az çalışmada deniz muharebelerine yer verildi.

Belki geleneksel olarak bir deniz gücü değil; kara gücü oluşumuzdan, belki kökenlerimizden, belki de sadece Türk matbuat aleminin ilgisizliğinden, bilinmez. Ancak konu ne kadar gecikmiş olursa olsun, bir an önce üzerinde durulmalıdır, diye düşünüyoruz.

“BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI VE ÇANAKKALE’DE TÜRK DONANMASI” çalışması, sahasında uzman ilim adamlarımızın gayretleriyle ortaya çıktı. İstiklal Harbimiz ve yakın tarihimiz açısından son derece önemli vesikaların ve analizlerin tespit ve transkribe edildiği bu kitabı, bütün okurlara takdim ediyoruz.

Sn. Prof. Dr. Ali Fuat Örenç ve Sn. Yrd. Doç. Dr. Levent Düzcü’ye, bu çalışma için minnettarız.

Böylece hem Zeytinburnu Belediyesi olarak yayıncılık alanındaki yolumuza çok önemli bir adımla devam etmiş oluyoruz; hem de tarihin aydınlanmasıyla ilgili hassasiyet sahibi kamuoyuna ciddi bir çalışma hediye etmiş oluyoruz.

Bütün emeği geçen arkadaşlarımı, kıymetli ilim adamlarımızın şahsında tebrik ediyorum. Hayırlı olsun.

MURAT AYDIN- Zeytinburnu Belediye Başkanı

Balkanlarda İlk Dram – Unuttuğumuz Mora Türkleri Ve Eyaletten Bağımsızlığa Yunanistan

Mora Türkleri

Yazar: Ali Fuat Örenç

Babıali Kültür Yayıncılığı

304 Sayfa

ISBN: 978-9944-118-37-8

Boyut: 13.5 x 21.0

2009

(görsel: dr.com.tr, bilgi: nobelkitap.com, bky.com.tr)

Açıklama:

Bütün dünyanın gözleri önünde Avrupa’da katledilen Türkleri çok çabuk unuttuk. Dünyanın Türklerden özür dilemesini gerektiren sayısız sebepten sadece biri MORA.

Osmanlı’dan bağımsızlık hayaliyle yola çıkan Rum Filiki Eterya ihtilal örgütünün 1814’de başlattığı macera, 1821’de hayal olmaktan çıktı, 3 Şubat 1830’da, yani sadece 16 yıl gibi kısa bir sonra gerçeklerle buluştu. Elbette bu maceranın başarıya ulaşmasında Helen dostu Avrupalıların gayretleri, Rum isyancıların hayallerinin çok ötesinde bir değer taşıyordu. Böylece ilk defa olarak Osmanlı Balkanında bir Hıristiyan devlet bağımsızlık kazanırken, fethinden itibaren Ege Denizi’nde mutlak Osmanlı egemenliği de yine ilk defa olarak kısıtlanmış oluyordu.

Rum isyanı kısa sürede acımasız bir din ve ırk savaşı haline dönüştü. Avrupa’dan maddi-manevi destek gören Rumlar, hedeflerinin Mora’da bir tek Türk kalmayana kadar savaşmak olduğunu en başında açıkça ilan ettiler. Olaylara şahit olan Avrupalı yazarların anlattıklarına göre, isyan bölgelerinde öyle anlar yaşanmıştı ki, Türkler için bazen ölüm kurtuluş oluyordu.

Osmanlı’nın Mora Müslümanları olarak tanımladığı zümre, isyan bittiğinde tamamen tarih sahnesinden silinmiş durumdaydı. Yaşama şansı bulan Mora Türkleri ise imparatorluğun çeşitli yerlerinde zor şartlarda hayatlarını devam ettirdiler. O dönemde muhacir organizasyonu yapacak resmî bir kurumun olmayışı, bu ilk Yunanistan göçmenlerinin acılarını daha da derinleştirdi.

İsyanın bitiminde Yunanistan’daki Türk emlak ve vakıfları tasfiye edilirken, bölgedeki asırlık Türk medeniyeti izleri de sonsuza kadar silinmiş oluyordu.

Bu eser, Türk-Yunan ilişkilerinin tarihî seyrindeki kırılma noktalarını, objektif-bilimsel kriterlerle ve birincil kaynaklar eşliğinde incelemesi bakımından, şüphesiz günümüz problemlerinin çözümüne ışık tutacak önemdedir.

Orta Deniz’in Yapımı – Başlangıçtan Klasik Dünya’nın Doğuşuna Kadar Akdeniz’in Tarihi

Orta Deniz'in Yapımı

Yazar: Cyprian Broodbank

Çevirmen: Ebru Kılıç

Koç Üniversitesi Yayınları

712 Sayfa

ISBN:  978-605-5250-97-3

Boyut: 16.5 x 24.0

2016

Açıklama:

Binlerce yıldır insanlara yön veren Akdeniz… Dünyanın en büyük iç denizi. Çetin ama olanaklar açısından zengin beş “Akdenizsi” bölgenin en büyüğü. Mezopotamya ve Mısır’daki eski uygarlıkları doğuran nehir kaynaklarının komşusu. İstisnai toplumların beşiği.

Rakipsiz derinliği ve incelenme hacmiyle Akdeniz arkeolojisi, antik toplumlara ışık tutabilecek en zengin kaynaklar arasında. Klasik dönem ve sonrasındaki tarihine dair başarılı yorumlar olmasına rağmen Akdeniz toplumlarının, kültürünün ve ekonomilerinin nasıl oluştuğuna dair elimizde bütünlüklü incelemeler yok. Orta Deniz’in Yapımı, Akdeniz dünyasının oluşumunu MÖ 2 milyondan alıp MÖ 500’lere getiriyor. Kitap, Avrupa, batı Asya ile Afrika cenahlarından ve Akdeniz’in kalbindeki adalardan görüşlere ve bilgilere eşit derecede yer veren ilk kaynak. Hikâyesini ilk insanlardan başlatıp tarımla metalürjinin ve medeniyetlerin doğuşuna kadar sürdüren kitap, disiplinler arası bir çalışma. Arkeoloji ve tarihyazımına dair bir başyapıt.

İçindekiler:

-Teşekkür 6

-Topografik Harita ve Kronolojik Tablolar 8

-Birinci Bölüm – Bir Barbarlık Tarihi 15

-İkinci Bölüm – Kışkırtıcı Yerler 54

-Üçüncü Bölüm – Türleştiren Deniz (1,8 milyon – 50.000 yıl öncesi) 82

-Dördüncü Bölüm – Soğuk Günler Beklemişti Bizi (50.000 yıl öncesi – MÖ 10.000) 109

-Beşinci Bölüm – Cesur Yeni Dünyalar (MÖ 10.000 – 5500) 148

-Altıncı Bölüm – Nasıl Olabilirdi? (MÖ 5500 – 3500) 202

-Yedinci Bölüm – Şeytani ve Derin Mavi Deniz (MÖ 3500 – 2200) 257

-Sekizinci Bölüm – Gösteriş ve Koşullar (MÖ 2200 – 1300) 345

-Dokuzuncu Bölüm – Denizden Işıldayan Denize (MÖ 1300 – 800) 445

-Onuncu Bölüm – Başlangıcın Sonu (MÖ 800 – 500) 506

-On Birinci Bölüm – De Profundis 593

-Notlar 611

-Kaynakça 630

-Görsellerin Kaynakları 654

-Dizin 656

Türkiye’nin Akdeniz Siyaseti (1923-1939) – Orta Büyüklükte Devlet Diplomasisi Ve Deniz Gücünün Sınırları

Türkiye'nin Akdeniz Siyaseti

Yazarlar: Dilek Barlas, Serhat Güvenç

Koç Üniversitesi Yayınları

288 Sayfa

ISBN: 978-605-5250-25-6

Boyut: 15.0 x 21.0

Karton Kapak – 1. Hamur

2014

(görsel: ku.edu.tr, bilgi: rob389.com, ku.edu.tr)

Açıklama:

Bu kitap iki dünya savaşı arası dönemde Türkiye’nin Akdeniz’deki etkinlik arayışlarının diplomasi ve deniz gücü boyutlarını ele almaktadır. Yazarlar Türkiye’nin Akdeniz politikasını davranışsal orta büyüklükte devlet kavramından hareketle tartışmaktadır. Güvenlik arayışındaki Ankara’nın savaş sonrası Avrupa devletler sistemine eklemlenme çabalarına dikkat çekerek bunun Osmanlı ve Cumhuriyet diplomatik tarzları arasındaki güçlü bir sürekliliğe işaret ettiği sonucuna varmaktadır. Kitapta Türk deniz gücü gelişmelerinin, aynı dönemde diğer Akdeniz ülkeleriyle diplomatik ilişkilere ve ülkenin uluslararası düzendeki konumuna yansımaları da ele alınmaktadır.

Bir Zamanlar – Maldivler

Bir Zamanlar Maldivler

Yazar: Alptekin Başoğlu

Fotoğraflar: Alptekin Başoğlu

A4 Ofset Yayınları

ISBN: 987-975-8416-23-3

160 sayfa

Cilt Bezli Sert Kapaklı – Kuşe Kâğıt

Boyut: 21.0 x 29.7

2012

(bilgi: alptekinbaloglu.com)

Açıklama:

Öyle bir dünyada yaşıyoruz ki, yaşam bize birçok sorumluluk yüklüyor. Çok çalışmak zorundayız; mutlu bir aile yaşantımız olsun diye, işlerimizde başarılı olup bu dünyada olumlu bir iz bırakabilmek için, mutluluk denen ve ne olduğu herkesçe farklı olan duyguları yaşamak için, çok ama çok çalışıyoruz. Yoruluyoruz; hem beden olarak hem de beyin olarak…Bazen kaçmak istiyor, herşeyden uzaklaşabileceğimiz bizi mutlu edecek sakin bir dünya arıyoruz.

Bizler bu sakin ama her anı heyecan dolu dünyayı, sualtında arayan sekiz şanslı arkadaşız…Bu nedenle her yıl farklı bir ülkede en az bir haftalık dalış seyahati yapıyor ve neredeyse sudan çıkmıyoruz…

2012 yılının başlarında kendimizi Maldivler’in masmavi sularında bulduk. Bir hafta boyunca her sabah altıda kalkıp dalışlara başladık. Akıntılı sularda bayrak gibi sallanırken köpekbalıklarını seyrettik, manta ve balina köpekbalıklarının peşinde palet salladık, yaramaz çocuklar balık sürülerinin içine daldık, gece dalışlarında avlanan köpekbalıklarını seyrettik. Her günün dört saatini sualtında geçiriyorduk. Neden her sabah bu kadar erken kalkıyorduk? Neden hiç sıkılmıyorduk? Neden bu bir hafta bitmesin diye düşünüyorduk? İşte bu kitapla bir hafta boyunca Maldivler’de tanıklık ettiklerimizi ve doğadan öğrendiklerimizi sizlerle paylaşmak istedik. Çünkü yaşadığımız bu güzel dünyamızı ve denizleri korumak için ilk önce neyi korumamız gerektiğini tanımalıyız. Tanıdığımız şeyi seversek ona saygı duyarız ve saygı duyduğumuzu da elimizde uçup gitmesin diye koruruz.

İstanbul Deniz Müzesi – Naval Museum

İstanbul Deniz Müzesi - Naval Museum

Yazar: Haluk Özdeniz

Ak Yayınları  – Sanat Kitapları Serisi

64 Sayfa

Boyut: 22.8 x 29.8

Şömizli Karton Kapak – Kuşe Kağıt

1978

Açıklama:

Akbank’ın kültür yayınları dizisinde; mimari, resim, heykel, süsleme sanatları ve eski Türk sanatları ile bu sanatların ender örneklerini toplayan müzelerimize de yer vermekle gösterdiği ilgi, milli değerlerimizin eksiksiz tanıtılması yönünden çok yararlı bir hizmet olmaktadır.

Bu kitabın; Deniz Müzesi koleksiyonlarını, genel anlamda da olsa tanıtacak ilk yayın oluşu, önemli bir boşluğu dolduracağı inancını veriyor.

Metinler; önsöz, giriş, tarihçe ve müze seksiyonları ile buralardaki eserlerin, yer kısıtlılığı sebebiyle önemli olanlarından ancak bir kısmını belirtecek şekilde hazırlanmıştır. Bunun için, binlerce eski eşya ve dokümanı teker teker tanıtacak bir katalog olarak yorumlanamıyacağı tabiidir.

Kitabın, hazırlanma iznini veren Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Sayın Bülend Ulusu’ya, yayınlanmasını sağlayan Akbank’a, çalışmalarımda beni teşvik eden Kuzey Deniz Saha Komutanı Koramiral aayın Sabahattin Ergin’e, yardımcı olan müze ilgililerine ve fotoğrafların çekiminde özen gösteren sayın Sami Güner’e teşekkür ederim.

Haluk Özdeniz – Deniz Müzesi Müdürü

Balık – Avcılığı Ve Yemekleri

Balık - Avcılığı Ve Yemekleri

Yazar: Sıtkı Üner

Milliyet Kültür Klübü Yayınları

157 Sayfa

Boyut:20.1 x 28.2

Karton Kapak – 3. Hamur

1968

Açıklama:

Önsöz

KARAKİN Deveciyan efendinin “Balık ve Balıkçılık” isimli kitabı dahil, yurdumuzda bugüne kadar yazılmış amatör balıkçılık kitaplarının en değerlisi olan şu, hazırlanmasına bir ömür harcanmış eserin önsözünü yazmak şerefini bana bahşettiği için, bütün amatör balıkçı yurtdaşlarım önünde, Sıtkı bey ağabeyime teşekkürü bir borç bilirim.

Bir mizah yazarı, oltanın tarifini yaparken, bunu, bir ucunda nadiren, bir balık, öteki ucunda da ekseriya bir alık bulunan, ucu iğneli bir ipe benzetmiş. Mizahla hiç bir ilgisi olmayan ne kadar doğru bir müşahade. Yirmi, otuz yahut da kırk kulaç derinliğinde, esrarlı sürprizler saklayan, engin ve sihirli denizin bağrından, menevişler, erguvan pırıltıları, çelik mavileri içinde oynak, canlı bir varlık beklemek, bunu yakalayabilmek için mücadele etmek, ona da bir şans tanıyarak çarpışmak ve hayatın mihneti, üzüntüleri, yorgunluklarıyla dolu bir kafayı, bir alık olarak mavi suların serinliğine teslim edebilmek… Bunu yapabilen talihli kullarının mutluluğunu, alay ediyorum sanarak ne güzel tarif edivermiş bu şakacı yazar.

Bugün, sayın Sıtkı Üner, bu mutluluğa erişenlere ve erişmek isteyenlere en güzel yolu gösterecek olan bu kitabı, yukarda da arzettiğim gibi, bir ömür harcama pahasına bizlere hediye etmiş bulunuyor. İzin verirseniz bu eserin meydana gelmesinde harcanan bu altmış yıllık ömrün bir özetini kısaca sunalım sizlere:

Sıtkı Üner, 1908 Martının 16’ncı günü dünyaya gelmiş. Ortaköy’de, evlerinin deniz kenarında olması, onu daha pek küçükken etkilemiş. Kendi ifadesine göre daha 4- 5 yaşında, bir ipliğin ucuna taktığı, belki bir toplu iğne ile, evin önünden akan tuzlu suda oynaşan küçük yaratıklarla ilgilenmiş. Belki de balık burcunda doğmuş olması, bu küçücük yaşında onu denize ve balıklara çağırıyor, davet ediyormuş sanki. 9 yaşında kıyılarda izmarit, istavrit, kaya, lapin gibi bütün İstanbul çocuklarının tuttuğu balıkları tutarak bu spora gönlünü kaptıran Sıtkı Üner, 11 yaşında ağabeyinin tenezzüh sandalıyla amatör balıkçılığı kıyılardan denize intikal ettirmiş. 2 – 3 sene sonra, o zaman hazırlanması bir mesele olan at kuyruğu oltaları büküyor, bunlardan güzel balık takımları yapıyor, köyün tecrübeli amatörleriyle aşık atacak kadar bol balık tutuyor, bunun fazlasını komşulara dağıtıyor, daha fazla olduğu zaman da madrabaza satıyormuş. O zamanlar bu işler tezkereye tabi olduğu için küçük Sıtkı’ya ilk balıkçılık tezkeresini 13 yaşındayken aldırmışlar. 17 – 18 yaşlarında ilk sandalını yaptırmış. Artık Boğaziçi onu tatmin etmiyor, havasına göre, kah kürekle, kah yelken basarak, bazan da o zaman adet olduğu veçhile, büyük motorlara, yahut küçük gemilere koltuk vererek, bunların yedeğinde, Boğaz dışlarına, Marmara’ya kadar inip çıkarak, oralarda bereketli avlar yapıyor, yalnız oltacılıkla kalmayıp, ağcılık ve sepetçilikle de uğraşıyor, böylece hem İstanbul sularını, dipleri, akıntıları, hava durumlarını, balık barınaklarını hafızasına nakşediyor, hem de bütün av usullerinin ve takımlarının donanımlarını, tamirlerini (meselâ meramet), bir profesyonel ustalığıyla öğreniyormuş.

Bu arada tahsilini tamamlayarak 21 yaşında İş Bankası Hukuk İşleri Servisine memur olarak giren sayın Sıtkı Üner, 33 yıl burada devamlı olarak çalışmış ve balıkçılığına da hem bilfiil hem de ecnebi memleketlerdeki bâzı balıkçılık enstitülerinden getirttiği malumatla, işin teorik kısmını da ihmal etmeden, devam etmiş. Bu sırada, resmi gayri resmi birçok dergilerde balıkçılık yazıları yazan Sıtkı Üner, 1958 yılından itibaren 7 sene Milliyet gazetesine balıkçılık yazıları yazmış. Bu yazılarından bazıları Orta Öğretim Türkçe kitaplarına, öğretici makale örneği olarak alınmış, diğer taraftan da Dil – Tarih – Coğrafya Fakültesi tarafından yayımlanan Coğrafya Araştırmaları Dergisi’nin birinci sayısında, Karadeniz’deki ekonomik ve biyolojik araştırmaları dolayısıyla, ilim adamı araştırıcılar arasında zikredilerek, amatör çalışmaların nerelere vardırılabileceğini ispat etmiştir.

İşte sevgili balıkçılık amatörleri, bütün bu çalışmaların, emeklerin muhassalasını Sıtkı Üner nihayet bir kitapta toplamaya niyet etmiş ve amatör balıkçı arkadaşı, sayın Hasan Çakın’ın da teşviki ve verdiği gayretle bize bu güzel eseri kazandırmış bulunuyor. Yirmi küsur yıl servis şefliğini yaptığı İş Bankası Hukuk İşleri Servisinden, 33 yıllık bir çalışma devresi sonunda, kendi isteğiyle emekliye ayrılan, sayın yazar, bugün bir yandan Akbank hukuk müşavirliğinde vazifeli bulunmakta, diğer taraftan da, fahri olarak, (bila ücret de, yahut ücretsiz olarak da, denilebilir. S. Kaskan) İstanbul Balıkçılar Cemiyeti’nin ikinci başkanlığını yapmaktadır. Tabii bütün bunların yanında balıkçılıktan bir an ayrılamamaktadır.

Bugün 60 yaşında. olmasına rağmen, bir gence taş çıkartacak bir dinamizmle, hala her fırsatta, yaz – kış, fırtına- bora demeden denize çıkan ve profesyonel oltacılara parmak ısırtacak yeni takımlar, yeni yemler, yeni usuller, yeni yerler keşfederek, kıymetli eşinin ve yavrusunun yanına hemen hiç eli boş dönmeyen Sıtkı ağabeyimizin nice yıllar kürek başında, mis gibi iyod, tuz ve combalak atan balık sürülerinin kokusunu taşıyan Boğaz rüzgarlarıyla ciğerlerini doldurarak çarpışmasını Cenabı Hakdan niyaz eder, bize bu kadar mükemmel bir eser kazandırdığı için kendisine burada, tekrar teşekkür ederiz.

Selçuk M. Kaskan – Büyük Ada, 22 Haziran 1963