Korsan Sandığı – Korsanlara Dair 1001 İlginç Bilgi
Kırmızı Kedi Yayınevi
208 Sayfa
ISBN: 9786059908689
Boyut: 17.0 x 23.0
Karton Kapak – 1. Hamur
2015
(görsel: babil.com, bilgi: babil.com, kirmizikedikitap.com)
Açıklama:
“Şol cengi görmüşüz kim görmemiştir dide-i derya”
O cengi görmüşüz ki görmemiştir denizin gözleri
Bizim korsanlar, uzak denizlerin korsanları, forsalar, köleler, şövalyeler, roman gibi hayatlar, altın yüklü kalyonlar…
Cesaretiyle her şeye meydan okuyan; kısa zamanda akıl almaz zenginlikler yağmalayıp daha da kısa zamanda hepsini yitiren gözü kara insanlar…
Alper Uygur, Bizim Korsanlar’dan sonra Korsan Sandığı ile merak, keşif ve maceranın sayfalarını size açıyor!
Derya kuşu kadırga
Namlı Cezayir korsanları ve gemilerinin adları
Korsan modası, giyimi kuşamı
“Deniz dilencileri”, “köpekbalıkları”
Kölelerin, forsaların acıklı hayatı
Korsanların av zamanı, yoldaş payı
Kurukafalı bayrağın kökenleri
Tarihin en büyük deniz savaşı İnebahtı
Hepsi ve daha fazlası bu kitapta!
Eve Yolculuk
Yazar: Frann Preston-Gannon
Çizimler: Frann Preston-Gannon
Çevirmen: Eda Serdaroğlu Daş
Potikare Yayınları
32 Sayfa
ISBN: 978-605-5083-13-7
Boyut: 26.5 x 26.5
Kuşe Kağıt
2014
(görsel: potikareyayin.com.tr, bilgi: dr.com.tr, potikareyayin.com.tr)
Açıklama:
Kutup ayısı yeni bir ev bulmak için yollara düşüyor çünkü buz denizi eriyor. Bu maceralı deniz yolculuğunda ona katılın ve yol boyunca karşılaştığı arkadaşlarıyla tanışın.
Prestijli Sendak Fellowship ödülüne layık görülen genç İngiliz yazar ve çizer Frann Preston Gannon’ın yazdığı ve resimlediği “Eve Yolculuk”, güçlü bir çevreci bilinci mesajı taşımaktadır.
Dumlupınar – Bir İnsanlık Görevi
Gürer Yayınları
168 Sayfa
ISBN: 978-605-5785-09-3
2009
(görsel: gureryayinlari.com, bilgi: gureryayinlari.com, dr.com.tr)
Açıklama:
2. Dünya Savaşı..; 1940’lı yılların ilk yarısı, dünyanın yeniden paylaşımı için girişilen kavganın yıllarıdır.
İtalyanların, ardından Alman ordularının işgaline uğrayan, denizden de İngilizlerin abluka altına aldığı Yunanistan, “açlık” sorunuyla karşı karşıyadır. İşgalin ilk ayında Almanlar tüm ürün stoklarına el koyar ya da çok ucuz fiyata satın alırlar. Temel gıda maddeleri karaborsaya düşer.
Yüzlerce çocuk, genç, ihtiyar açlıktan ölür.
Savaş’ta tarafsız kalan Türkiye Cumhuriyeti’nde ekmek karneye bağlanmıştır.
Ama kendi vatandaşının açlık tehlikesiyle karşı karşıya kalma olasılığına karşın; komşu Yunan halkına “yiyecek” yardımı yapma kararı alır. Üstelik 1920 yılında Yunan işgal güçlerinin Anadolu’ya ayak basmasının üzerinden henüz 20 yıl geçmiştir.
Türk basınının öncülüğünde, belediye çalışanları, hekimler, halk Yunanistan’a yiyecek yardımı için adeta yarışırlar. İlginçtir; Kızılay tarafından yola çıkarılan ve Yunanistan’a gerçekleştirdiği 6. seferinde batan ilk yardım gemisinin ismi ‘Kurtuluş’tur. Şimdi sıra yine Kurtuluş Savaşı’nı anımsatacak şekilde Dumlupınar’dadır. Daha önce, 1924 Mübadelesinde Türkleri Yunanistan’dan Anadolu’ya taşımıştır aynı gemi. Şimdi yiyecek taşımasının yanı sıra bin öksüz Yunanlı çocuğun Türkiye’ye getirilmesini de üstlenecektir Dumlupınar… Bu çocuklar savaş sonuna kadar Türkiye’nin koruması altında kalacaklardır.
Prof. Dr. Nejat Akar, gölgede kalmış Dumlupınar’ı, savaş şartlarında aç bırakılmış bir halka gıda yardımı için torpillenmeyi göze alarak kahramanca mücadele eden gemi personelini, savaşın acımasızlığını, işgal altındaki Yunanistan’ın dramını, titiz bir araştırmayla belgelerle, fotoğraflarla ve tanıklıklara dayanarak anlatıyor.
Struma – Bir Dramın İçyüzü
Yazar: Çetin Yetkin
Gürer Yayınları
178 Sayfa
ISBN: 9789944081030
Boyut: 15.0 x 21.5
Karton Kapak
2008
(görsel ve bilgi: gureryayinlari.com)
Açıklama:
Struma gemisi II. Dünya Savaşı yıllarında, 12 Aralık 1941’de Romanya’nın Köstence limanından yola çıktı. Nazi yanlılarının iktidarda olduğu Romanya’da yaşayan Yahudiler, İngiliz idaresindeki Filistin’e kaçmayı ümit ediyordu. Gemide yüzü çocuk, yedi yüz altmış dokuz Yahudi yolcu vardı. İstanbul Boğazı’nda gemi diplomatik nedenlerle yetmiş gün bekletildi, yolcular hiç karaya ayak basmadı. Gemi, İstanbul’dan Karadeniz’e geri dönmek üzere yola çıktı. 25 Şubat 1942 sabahı, İstanbul Yön Burnu’nun 4-5 mil açığında bir patlama sonucu battı. Bir kişi dışında kurtulan olmadı. Geminin bombalandığı ya da torpillendiği düşünüldü. İşin kolayına kaçıldı. Türkiye suçlandı… Oysa Türkiye Nazi’lerden kaçan yüzlerce Yahudi’ye kapılarını açmıştı.Struma, İngiltere’nin engellemesi ve Türk Hükümeti üzerindeki baskısı nedeniyle İstanbul Boğazı’ndan geçerek Filistin’e doğru yoluna devam etme olanağı bulamamış, patlamanın asıl nedeni anlaşılamamıştır.
Prof.Dr. Çetin Yetkin, Struma olayıyla ilgili gerçeklerin peşine düştü. İlk incelemeyi 1993’de yaptı. Ardından Tel Aviv Üniversitesi’ne bir konferans için davet edilen Prof. Yetkin, üniversitenin kitaplığında çalıştı. Türkiye’den İsrail’e giden Yahudiler ona İbranice metinleri tercüme etti; akademisyenlerle temas etti. Columbia Pictures, Türkiye’deki temsilcisi aracılığıyla, Struma olayını film yapmak istediğini belirtti. Prof. Yetkin, konu üzerinde yeniden çalışmaya başladı. Fransızca, Almanca, İngilizce, Rusça, İbranice belgeleri inceledi. Sonunda filmin çekilmesinden vazgeçildi. Zira Struma dramının içyüzü, olayın sanılandan çok daha farklı geliştiğini gösterecekti.
Yirmi Beş Sene Siper Kavgası – Girit Seferi (1645-1669)
Çamlıca Basım Yayın
64 Sayfa
ISBN: 978-9944-905-76-3
Boyut: 13.5 x 19.0
(görsel ve bilgi: camlicabasim.com)
Açıklama:
30 Nisan 1645 tarihinde başlayan Girit seferi, 6 Eylül 1669’da Fazıl Ahmed Paşa’nın adayı fethiyle sona ermiştir. Bu itibarla adanın fethi 25 senede gerçekleşmiştir. Bu özelliği ile de Girit’in, tarihimizde apayrı bir yeri vardır. Öyle ki Türk ve dünya tarihinde bu kadar uzun süren bir mücadele yoktur.
Tarihçi Ahmed Refik (Altınay), bu mücadeleyi “Yirmi Beş Sene Siper Kavgası” adıyla, hikâye tadında tarihseverlerin istifadesine sunmuştur.
Müellifin eserini, savaş yılları olması bakımından, aynı zamanda cephede harp eden askere moral vermek gayesi ile kaleme aldığı da bilinmektedir.
Bu eser, köklü bir tarih şuuru yanında ecdadımızın vatanseverliği, azmi ve kahramanlığı karşısında hiçbir kuvvetin karşı koyamayacağını bir kez daha gözler önüne sermektedir.
Kandiye Olayları – Girit’in Osmanlı Devletinden Kopuşu
Kitap Yayınevi
94 Sayfa
ISBN: 978-605-105-083-6
2012
(görsel: librabooks.com.tr, bilgi: kitapyayinevi.com)
Açıklama:
Bu kitapta, Doğu Akdeniz’in ikinci en büyük adası olan Girit’te, 6-7 Eylül 1898’de Kandiye’de ortaya çıkan olaylar ele alınıyor.
1897’deki muhtariyet ilanından bir yıl sonra, Müslüman ahalinin tepkisi sonucu ortaya çıkan 1898 Kandiye olayları Girit’in Osmanlı hâkimiyetinden kopması sürecinde bir menzil taşı oldu.
Büyük devletlerin bu olaylar nedeniyle Osmanlı devletine uyguladıkları baskı arttı, Osmanlı asker ve memurları Girit’ten çıkartılmış ve 1899’da Yunan kralının oğlu Prens Georgios vali olarak atandı. 1908’de Girit Meclisinin Yunanistan’a ilhak kararını ilan etmesini izleyen gelişmelerden sonra, 1913 yılında imzalanan Londra Antlaşması ile Osmanlı devleti Girit üzerindeki haklarından vazgeçtiğini bildirdi. Yunan kralı aynı yıl Girit’in Yunanistan’a bağlandığını dünyaya ilan etti.
Kitabın ilk bölümünde Kandiye olayları öncesi adadaki durum değerlendiriliyor. İkinci Bölümde ise adanın Osmanlı devletinden fiilen kopmasına ve göçlerin hızlanmasına neden olan Kandiye olayları, bastırmak için alınan önlemler ve Avrupa devletlerinin tutumu ele alınıyor.
Son bölümde ise adadan Osmanlı askerlerinin çekilmesiyle birlikte güvenlikleri tehlikeye düşen Müslüman ahalinin adadan kitlesel olarak göçmeleri ve bu göçler karşısında özellikle Osmanlı devletinin takındığı tutumla, göçmenlerin sevk ve iskânları için yaptığı düzenlemelere değiniliyor.
Girit’ten göçler denilince hem gündelik yaşamda, hem de akademik alanda akla mübadele geliyor. Oysa mübadele öncesinde, 1898 yılında gerçekleşmiş ve yaklaşık 40.000 kişilik bir göçmen kitlesinin katıldığı büyük bir göç hareketi de yaşandı. Üstelik kendilerine “Eski Giritli” diyen bu göçmenlerin sayısı mübadele ile Türkiye’ye gelen ve kendilerine “Yeni Giritli” denilen gruptan fazladır.
Kayıp Vatan Girit
Nesil Yayınları
144 Sayfa
ISBN: 9789752 693357
Boyut: 13.5 x 19.5
Karton Kapak – Kitap Kağıdı
2007
(görsel ve bilgi: nesilyayinlari.com)
Açıklama:
Üç kıtaya hükmeden Osmanlı, yaşlı bir çınar misali yıldan yıla kurumaya başlamıştı. Sömürgeci ülkelerle işbirliği içerisindeki milliyetçi unsurlar, bu koca çınarı için için kemiriyor, onun uzuvlarının tek tek koparıyordu. Kırım’ın kaybıyla başlayan süreçte Kafkaslar, özelliklede Balkanlar’ın elden gitmesiyle tarihte ender görülen bir insanlık dramı yaşandı. Osmanlı’nın kaybettiği topraklarda yaşayan Müslüman ahali katliama uğradı, zorunlu göçlere tabi tutuldu. İnsanlar, yüzyıllardır yaşadıkları vatanlarından sürüldüler.
Kaybettiğimiz ciğerparelerimizden birisi Girit oldu.
250 yıllık Osmanlı adaletini yaşayan bu cennet vatan, sömürgeci baskılar, milliyetçi isyanlar sonucu anavatandan koparıldı. Bu kopuşun hemen öncesinde, ada üzerinde meskun Müslüman ahalinin önüne iki seçenek sunuldu: Ya ölüm ya göç! Kayıp Vatan:Girit, yaklaşık yüzyıl önce Giritli Müslümanların yaşadıklarını anlatıyor. Gördükleri zulümleri, maruz kaldıkları baskıları, tarifsiz haksızlıkları aktarıyor.
Kayıp Vatan: Girit romanında göç etmek zorunda bırakılan Müslüman ahaliyle birlikte, ölüm sekeratını yaşayan Girit’in hazin hikayesini okuyacaksınız. Girit’in şahsında kaybedilen tüm vatan topraklarının hüzün dolu serencamına şahit olacaksınız. Kulaklarınızda kalleş kurşunlarla şehit edilen kadınların, çocukların, ihtiyar dede ve ninelerin gökleri inleten feryatları yankılanacak. Yüzyıllar boyu yaşadıkları topraklardan koparılan Girit insanının bitmeyen ağıtlarına sizde katılacaksınız…
Belgelerle Girit Faciası
Milenyum Yayınları
318 Sayfa
ISBN: 9789758773541
Boyut: 14.0 x 20.0
1. Hamur
2012
(görsel: dr.com.tr, bilgi: dr.com.tr, inkilap.com)
Açıklama:
Eser ‘Girit İnsanları Seven Müslüman Derneği’ tarafından Paris’te “Alyans Flantropik Dokret” adıyla Fransızca yayınlanan bir dergiden çeviridir. Eserin önemi şimdiye kadar dünya kamuoyuna yanlı olarak aktarılan ‘Girit Sorunu’nu farklı bir bakış açısıyla tamamen tarafsız bir şekilde belgeler ışığında gözle önüne sermesidir.
Aynı zamanda vatan topraklarının nasıl elden çıktığını göstermesi bakımından belge niteliğindedir. (Tanıtım Bülteninden)
1. Dünya Savaşı’nda İzmir Savunması
İleri Yayınları
432 Sayfa
ISBN: 9786059833004
Boyut: 15.5 x 23.5
3. Hamur
2015
(görsel: bkmkitap.com, bilgi: bkmkitap.com, yemkitabevi.com)
Açıklama:
“Celal Öcal, bütün hayatını Türk milletinin menfaatlerini, tarihini, bugününü ve geleceğini karşılıksız savunmaya adamış bir Türk aydınıdır. Bu uğurda hiç bıkmadan usanmadan gösterişsiz ancak fedakâr bir şekilde kesintisiz mücadele eder.” Prof. Dr. Ümit Özdağ
“Celâl Öcal 1914-1918 tarihleri arasında cereyan etmiş olan I. Dünya Savaşı’nda İzmir körfezinde vuku bulan kara, deniz ve özellikle hava askerî faaliyetlerini ayrıntılı olarak araştırmıştır.” Prof. Dr. Necmi Ülker (Tanıtım Bülteninden)
Elveda Girit
Yazar: Hüseyin Adıgüzel
İleri Yayınları
456 Sayfa
ISBN: 9786055452391
Boyut: 14.0 x 20.0
3. Hamur
2013
(görsel: dr.com.tr, bilgi: ileriyayinlari.com.tr, dr.com.tr)
Açıklama:
Savaşın üzerinden altı ay geçmişti… Malina köyünde taş üstünde taş kalmamış, tekke ise viran haldeydi…
Altı ay öncesinde tekkenin üzerine ölüm kusan Rum ateşinin sesleri, biraz dinleseniz hala duyulabilecekti sanki… Ve tekkede Türklük için direnen, kaçıp kurtulmak yerine vatan bildiği toprağı savunmayı seçen kahramanlar da sanki hâlâ oradaydılar…
Tekkenin hemen yanıbaşında Sinan’ın evine geldiklerinde orasının da aynı vaziyette olduğunu gördüler… İçerisi kapkaranlıktı, tıpkı Girit Türk’ünün Girit’teki yazgısı gibi…
Eşyaları karıştırıp onlardan geriye kalan önemli bir şeyi arıyordu iki derviş. Olaylardan önce Rum kilisesinin önünde görülen dervişlerden genç olanı aslında derviş değil Önder Yüzbaşı’nın istihbarat eriydi ve kilisede olan bitenden tekkeyi bilgilendiriyordu. Diğeri de bu evde, olan biteni rapor ediyordu.
Aradıkları şeyin hâlâ orada olduğundan adları kadar emindiler… Ve onu yerde buldular… Hanye Bektaşi Tekkesi’nin Babası Erdemli Azmi Baba’nın Sinan’a emaneti küçük bir bohçaya benziyordu. İçinde tekkenin tapu senedi, şeyhlerin seceresi ve el yazması notlar bulunuyordu.
Erlerden genç olanı, mübadele yıllarında artık yaşlanmış olarak Türkiye’ye döndü… Girit geride kalmıştı artık. Yıllar boyu gözü gibi sakladığı, önce Azmi Baba’nın Sinan’a bıraktığı emaneti, Türkiye’de bir tekke şeyhine bıraktı.
O notlarda ne mi yazıyordu: Elveda Girit.